Zemzem Suyunun Kıssası

Hamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlü’nün yolundan gitmeyi tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ yüce kitabında şöyle buyuruyor:

﴿وَإِذۡ يَرۡفَعُ إِبۡرَٰهِ‍ۧمُ ٱلۡقَوَاعِدَ مِنَ ٱلۡبَيۡتِ وَإِسۡمَٰعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلۡ مِنَّآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ

Manası: Ve o zaman, İbrahîm ile İsmaîl Kâbe’nin temellerini yükselttiler ve şöyle dua ettiler: “Ey Rabbimiz, bizden (bu hayırlı işi) kabul et; hakikaten Sen her şeyi işiten ve her şeyi bilensin. (El-Bakarah suresi, 127. ayet)

Müslüman kardeşlerim; bugün, Allâh’ın izniyle, sizlere temiz ve mübarek bir suyun kıssasından bahsedeceğiz. Bu su, Zemzem suyudur. İbrâhîm peygamber (Aleyhisselâm) eşi Sârah ile Filistin’deydi. Sârah’nın çocuğu olmuyordu ve eşi İbrâhîm peygamberin çocuğunun olmamasını görmesi kendisi üzüyordu. İbrâhîm peygamber 86 yaşını doldurmuştu ve Sârah 70’i aşmıştı. Sârah, Hâcer’i, eşi İbrâhîm’e (Aleyhisselâm) hediye etti ve o bunu kabul etti. Hâcer de İbrâhîm peygambere iyi bir evlat doğurdu. Bu, İsmâîl peygamberdir. Onun neslinden yüce bir peygamber gelmiştir. Bu peygamber, efendimiz Muḥammed’dir ﷺ.  O yaratılmışların en üstünüdür. O’na ve bütün peygamberlere salât ve selâm olsun. İbrâhîm peygamber oğlu İsmâîl’den ötürü sevinmişti. Sârah da eşinin sevincine sevinmişti. İbrâhîm peygamber oğlu İsmâîl ve onun annesi Hâcer ile Mekke’ye gitti, ki İsmâîl daha henüz beşikte olan bir bebekti.

Değerli kardeşlerim; İbrâhîm peygamberde (Aleyhisselâm) bulunan şu yüksek tevekkül ve teslimiyet hakkında bir tefekkürde bulunun. Hâcer’i oğlu İsmâîl ile birlikte o ıssız mekânda bıraktı, ki Mekke’de o zamanlar ne binalar ne insanlar ne su ne de otlak vardı. İbrâhîm peygamber onları orada bıraktı ve onlara içinde hurma bulunan kese ve bir tulum su bıraktı. Sonra Filistin’e geri dönmek üzereyken İsmâîl’in annesi Hâcer arkasından yetişti ve ona şöyle dedi: Ey İbrâhîm, bizi bu mekânda nereye bırakıyorsun, ki burada ne bir insan ne de başka bir şey bulunmamaktadır?

Bunu tekrar ederek kendisine ifade etti. İbrâhîm peygamber ise Allâh’ın ona vermiş olduğu emri yerine getirmek istedi. Bu durumda Hâcer kendisine şu soruyu yöneltti: Bunu sana Allâh mı emretti? İbrâhîm peygamber şöyle cevap verdi: Evet. Bunun üzerine Hâcer ‘Öyleyse Allâh bizi koruyacaktır.’ dedi ve geri döndü.

Allâh’ın emrini yerine getiren İbrâhîm peygamber, oğlu İsmâîl ve Hâcer’den biraz uzaklaştığında, Kâbe’nin yerine doğru baktı ve (Kur’ân-ı Kerîm’de geçtiği gibi) şöyle dedi:

﴿رَّبَّنَآ إِنِّيٓ أَسۡكَنتُ مِن ذُرِّيَّتِي بِوَادٍ غَيۡرِ ذِي زَرۡعٍ عِندَ بَيۡتِكَ ٱلۡمُحَرَّمِ رَبَّنَا لِيُقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ فَٱجۡعَلۡ أفْـِٔدَةً مِّنَ ٱلنَّاسِ تَهۡوِيٓ إِلَيۡهِمۡ وَٱرۡزُقۡهُم مِّنَ ٱلثَّمَرَٰتِ لَعَلَّهُمۡ يَشۡكُرُونَ

Manası: Ey Rabbimiz! Ben, zürriyetimden bir kısmını Sen’in mukaddes olan evinin (Kâbe’nin) yanında, ekin bitmez bir vadide yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı kılsınlar diye. Artık insanlardan bir kısmının kalplerini onlara meylettir. Şükretmeleri için de onları bazı meyvelerle rızıklandır. (İbrâhîm suresi, 37. ayet)

 

Hâcer oğlu İsmâîl ile birlikte, İbrâhîm peygamberin onları bıraktığı yerde kaldılar. Hâcer, oğlunu emziriyor ve İbrâhîm’in onlara bırakmış olduğu sudan içiyordu ta ki tulumun içindeki su bitene kadar. Hâcer ve oğlu susadılar ve oğlu şiddetli susuzluktan ağlamaya başladı ve büküldü. Hâcer, oğlunu bu durumda görmeyi tahammül edemeyip su aramaya koyuldu ve Safâ dağını buldu, ki bu ona en yakın dağdı. Sonra o dağın üstüne çıktı ve birisini görme ümidiyle vadiye doğru baktı, ancak kimseyi göremedi. Ardından vadiye ulaşana dek dağdan indi ve vadiyi geçip Merveh dağına ulaşana kadar gayretle yürüdü. O dağın da üstüne çıkıp bakındı, ancak yine kimseyi bulamadı. Safâ ve Merveh dağları arasında toplam yedi defa yürüdü ve nihayetinde Merveh dağına vardığında bir ses işitti ve şöyle dedi: Bize yardım et, eğer yardım edebiliyorsan. Hâcer bir melek gördü. O melek, Cebrâ’îl meleği idi, ayağı ile yere vurdu ve zemzem suyu ortaya çıktı. İsmâîl’in annesi Hâcer suyu tutmaya çalıştı ve su fışkırmaya devam ederken tulumunu onunla doldurdu. Cebrâ’îl meleği ise kendisine şöyle buyurdu: Kaybolmaktan ötürü korkmayın. Burada Allâh’ın bir evi var, onu bu çocuk ve babası (yani İbrâhîm ve İsmâîl) yeniden bina edecekler. Hâcer zemzem suyundan kana kana içti, oğluna içirdi ve Allâh’a, fazlının, rahmetinin ve inayetinin yüceliğinden ötürü şükretti. Allâh’ım, bizlere haccı, umreyi, peygamber efendimizi ziyaret etmeyi ve onun havuzundan içmeyi nasip eyle, ki onun havuzundan içtikten sonra bir daha asla susamayız.

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfâr ederim.

İkinci Hutbe

Hamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’eﷺ  ve diğer peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun peygamberine ﷺ  salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُـوا رَبَّكُـمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ يَوْمَ تَرَوْنَها تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وتَرَى النَّاسَ سُكارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلكنَّ عَذَابَ اللهِ شَدِيدٌ﴾

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!