Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekanı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muhammed ﷺ O’nun kulu, rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muhammed’e ve diğer peygamberlere olsun.
Mümin kardeşlerim, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.
Allâhu Teâlâ Âl İmrân sûresinin 7. ayetinde şöyle buyuruyor:
﴿هُوَ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ عَلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ مِنۡهُ ءَايَٰت مُّحۡكَمَٰتٌ هُنَّ أُمُّ ٱلۡكِتَٰبِ وَأُخَرُ مُتَشَٰبِهَٰت فَأَمَّا ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمۡ زَيۡغ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَٰبَهَ مِنۡهُ ٱبۡتِغَآءَ ٱلۡفِتۡنَةِ وَٱبۡتِغَآءَ تَأۡوِيلِهِۦۖ وَمَا يَعۡلَمُ تَأۡوِيلَهُۥٓ إِلَّا ٱللَّهُۗ وَٱلرَّٰسِخُونَ فِي ٱلۡعِلۡمِ يَقُولُونَ ءَامَنَّا بِهِۦ كُلّ مِّنۡ عِندِ رَبِّنَاۗ وَمَا يَذَّكَّرُ إِلَّآ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ ٧﴾
Manası: Sana (ey Muhammed) Kur’ân’ı indiren O’dur (Allâh’tır). Onun bir kısmı, anlamları kesin olup kitabın temelini oluşturan âyetlerdir. Diğer kısmı da birden fazla anlamı olanlardır. Ama kalplerinde doğru inançtan sapmaya meyli olanlar, fitne aramak ve keyiflerince yorumlamak için sadece birden fazla anlamı olanların ardına düşerler. Halbuki, onun gerçek yorumunu ancak Allâh ve ilimde derinleşmiş olanlar bilir. Onlar derler ki: “Bizler Kur’ân’a inanıyoruz, -muhkem olsun, muteşâbih olsun- hepsi Allâh’tandır.” Bunlar da yanlızca kendileri uyarılabilen kavrayışlı insanlardır.
Din kardeşlerim, Kur’ân-ı Kerîm’den anlaşıldığı üzere muhkem ve muteşâbih âyetler vardır. Muhkem âyetler, anlamı açık olan âyetlerdir, çünkü lugat bakımından muhkem âyetlerin yanlız bir anlamı olur. El-İĥlâs sûresi’nin 4. âyeti gibi:
﴿وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدُۢ ٤﴾
Manası: O’nun (Allâh’ın) eşi ve benzeri yoktur.