Ve Hacc İçin İnsanlara Açık Bir Çağrı Yap Ki Onlar Yürüyerek ve Uzaklardan Binek Üstünde Sana Gelsinler

Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlü’nün yolundan gitmeyi tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ yüce kitabında şöyle buyuruyor:

﴿إِنَّ أَوَّلَ بَيۡت وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكا وَهُدى لِّلۡعَٰلَمِينَ ٩٦ فِيهِ ءَايَٰتُۢ بَيِّنَٰت مَّقَامُ إِبۡرَٰهِيمَۖ وَمَن دَخَلَهُۥ كَانَ ءَامِناۗ وَلِلَّهِ عَلَى ٱلنَّاسِ حِجُّ ٱلۡبَيۡتِ مَنِ ٱسۡتَطَاعَ إِلَيۡهِ سَبِيلاۚ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِيٌّ عَنِ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٩٧﴾

Manası: Muhakkak ki insanlar için konulan ilk mâbed, şüphesiz ki Mekke’de bulunan mübarek ve bütün âlemlere hidâyet olan Beyt’dir.

Orada açık alâmetlerle İbrahim’in makâmı vardır. Kim oraya girerse taarruzdan emin olur. Allâh, hacca gücü yeten insanlara haccı farzı kılmıştır. (Âl-i İmrân suresi, 96. ve 97. ayetleri)

Değerli Müslüman kardeşlerim; yeryüzünde ilk bina edilen beyt ve cami Kâbe-i Müşerrefe’dir. Kâbe’yi ilk bina eden de Âdem peygamberdir. Sonra Nûḥ peygamberin zamanında gerçekleşen ve bütün dünyayı kaplayan tufandan ötürü yıkılmıştır.

Kâbe dünyanın ortasıdır ve onun üzerinde yedinci semada Beyt-i Mamûr bulunmaktadır. Bu müşerref bir evdir. Yer ehli için Kâbe neyse, semâ ehli (melekler) için o ev odur. Her gün oraya 70 bin melek girip, içerisinde namaz kılıp çıkar ve bir daha geri dönmez.

Allâh, İbrâhîm peygambere Beyt-i Haram’ı, yani Kâbe’yi bina etmeyi emretti ve onu Kâbe’nin yerine yönlendirdi. Böylece İbrâhîm peygamber Mekke’ye yolculuk etti ve orada Zemzem’in ardında oğlu İsmâîl peygamberi gördü ve ona meâlen şöyle dedi: ‘Allâh bana bir ev bina etmeyi emretti.’ İsmâîl de ona meâlen şöyle cevap verdi: ’O zaman Rabb’ine itaat et.’ İbrâhîm bunun üzerine meâlen şöyle buyurdu: ‘Allâh sana, bana onu bina etmekte yardım etmeni emretti. İsmâîl de meâlen ‘Öyleyse yaparım.’ dedi.

Böylece İbrâhîm Kâbe’nin mekânında durdu ve Kâbe’yi bina etmeye başladı. İsmâîl ise ona taşları verdi ve ikisi bir sırayı bitirdikten sonra İbrâhîm’in üzerinde durduğu taş (Makâm-ı İbrâhîm), İbrâhîm ikinci sırayı bina etmesi için yükseldi. Devamında daha yükseklere yükseldi, ta ki Kâbe’nin bina edilişi tamamlanana kadar. Makâm-ı İbrâhîm, İbrâhîm peygamberin, Kâbe’yi bina ettiğinde üzerinde durduğu bir taştır. O taşı onun için, bina büyüdüğünde yükselmesi için oğlu İsmâîl koymuştur. Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

﴿وَإِذۡ يَرۡفَعُ إِبۡرَٰهِ‍ۧمُ ٱلۡقَوَاعِدَ مِنَ ٱلۡبَيۡتِ وَإِسۡمَٰعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلۡ مِنَّآۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ ١٢٧﴾

Manası: Ve o zaman, İbrâhîm ile İsmâîl Kâbe’nin temellerini yükselttiler ve şöyle dua ettiler: “Ey Rabbimiz, bizden (bu hayırlı işi) kabul et; hakikaten Sen, her şeyi işiten ve her şeyi bilensin. (El-Bakarah suresi, 127. ayet)

İbrâhîm peygamber Kâbe’nin binasını bitirdiğinde oğlu İsmâîl’e şöyle buyurdu: ’Bana güzel bir taş getir. Onu köşeye, insanlar için bir nişan olması için, koyacağım. Bunun üzerine Cebrâ’îl meleği gelip Hacer-u’l Esved’i getirdi ve İbrâhîm peygamber onu alıp yerine koydu.

Makâm-ı İbrâhîm ve Hacer-u’l Esved hakkında, cennetten indiklerini ve cennet yakutlarından birer yakut oldukları rivayet olunur. Allâh onların nurunu söndürdü. Şayet bu olmasaydı doğu ile batı arasını aydınlatırlardı. Hacer-u’l Esved’e gelince; bu taş müşriklerin ellerini ona sürmeleriyle (bunda ibret olsun diye) siyahlaştı. Bu, Mekke ehlinin, İsmâîl peygamberden uzun bir zaman sonra, putlara tapmakla küfre düştüklerinden sonra olmuştur.

İbrâhîm peygamber oğlu İsmâîl ile birlikte Kâbe’yi bina ettikten sonra Allâh İbrâhîm peygambere, hacc için insanlara açık bir çağrı yapmasını emretti.

Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

﴿وَأَذِّن فِي ٱلنَّاسِ بِٱلۡحَجِّ يَأۡتُوكَ رِجَالا وَعَلَىٰ كُلِّ ضَامِر يَأۡتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيق ٢٧﴾

Manası: Ve hacc için insanlara açık bir çağrı yap ki onlar yürüyerek ve uzaklardan binek üstünde sana gelsinler. (Hacc suresi, 27. ayet)

Âlemlerin Rabbi olan Allâh, ona, hacc ile nidada bulunmasını emretti. İbrâhîm peygamber bunun üzerine şöyle dedi: ‘Yâ Rabb, onlara nasıl (sesimi) duyurabilirim?’

Allâh meâlen şöyle buyurdu: ‘Ben onlara duyururum.’

Değerli kardeşler, burada bir hususa dikkat çekilmesi gerekir: Allâh’ın kelâmı, yani Allâh’ın kelâm sıfatı, ezeli ve ebedidir. Allâh’ın kelâmı bir lügatte değildir, harf ve ses ile değildir. Allâh’ın kelâmı yaratılmışların kelâmına benzemez.

İbrâhîm peygamber Safâ dağına çıktı ve meâlen şöyle buyurdu: ‘Ey insanlar, Allâh size haccı emretti.’ Bunu semalar ve yer arası olanlar işitti. Bunu duyup ’Lebbeykallâhumme Lebbeyk’ diyerek telbiyede bulunmayan hiçbir şey kalmadı.

Diğer bir rivayete göre İbrâhîm peygamber şöyle buyurmuştur: ‘Allâh sizleri hacca çağırmıştır ki sizleri cennetle mükafatlandırsın ve cehennemden uzaklaştırsın.’ O gün erkeklerin belindeki ve kadınların rahmindekiler ’Lebbeykallâhumme Lebbeyk’ diye cevap verdiler. O gün her kim cevap verdiyse, verdiği cevabın kadrince hacca gidecektir. Dolayısıyla bir defa cevap veren (yani bir defa ’Lebbeykallâhumme Lebbeyk’ diyen), bir kere hacca gidecektir ve iki defa cevap veren iki kere hacca gidecektir.

İbrâhîm peygamber insanlara hacc için açık bir çağrı yapmakla emrolunduğunda, dağlar başlarını indirdi ve onun için köyler kaldırıldı. Allâh da ona, insanların, yürüyerek ve binekler üzerinde, hacca icabet edeceklerini vaadetti. Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

﴿يَأۡتُوكَ رِجَالا وَعَلَىٰ كُلِّ ضَامِر﴾

Manası: Ki onlar yürüyerek ve binek üzerinde sana gelsinler.

Allâh’ım, peygamber efendimiz Muḥammed’in, İbrâhîm peygamberin, Mûsâ peygamberin, Îsâ peygamberin ve Nûḥ peygamberin hakkı için bizlere haccı ve peygamber efendimizi ziyaret etmeyi nasip eyle. Şüphesiz Sen, her şeye kâdirsin.

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfâr ederim.

İkinci Hutbe

Hamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’eﷺ  ve diğer peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun peygamberine ﷺ  salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُمۡۚ إِنَّ زَلۡزَلَةَ ٱلسَّاعَةِ شَيۡءٌ عَظِيم ١ يَوۡمَ تَرَوۡنَهَا تَذۡهَلُ كُلُّ مُرۡضِعَةٍ عَمَّآ أَرۡضَعَتۡ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمۡلٍ حَمۡلَهَا وَتَرَى ٱلنَّاسَ سُكَٰرَىٰ وَمَا هُم بِسُكَٰرَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ ٱللَّهِ شَدِيد ٢

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!