YALAN VE BİR NİSAN ŞAKASI YALANINDAN UYARI

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatte bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı, İslâm dininin hükümlerine göre amel etmeyi ve Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ﷺ sünnetine bağlı kalmayı tavsiye ederim. Bilin ki Allâh-u Azze ve Celle şöyle buyuruyor:

﴿يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّٰدِقِينَ

Manası: Ey iman edenler! Allâh’a karşı takvalı ve doğru kimselerle beraber olun. (Et-Tevbeh suresi, 119. ayet)

Mümin kardeşlerim; Allâh-u Subḥânehu ve Teâlâ bizlere hayırlı ameller işlemeyi emredip kötülüğü yasaklamıştır. Yüce Rabbimiz Rasûlü’nü ﷺ insanlara hayrı öğretmesi ve güzel ahlâka çağrıda bulunması için göndermiştir.

İmam Beyhakî’nin “Sunenil-Kubrâ”da rivayet ettiği bir hadîs-i șerîf’te Efendimiz Muḥammed ﷺ şöyle buyurmuştur:

إِنَّمَا بُعِثْتُ لِأُتَمِّمَ مَكارِمَ الأَخْلاقِ اهـ

Manası: Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.

Doğruluk, Allâh-u Teâlâ’nın emrettiği yüce sıfatlardandır. Peygamber Efendimiz Muḥammed ﷺ doğruluğa teşvikte bulunmuş ve en kötü sıfatlardan olan yalanı yasaklamıştır. İmam Muslim “Sahîh”inde Abdullâh bin Mesûd’un (radiyallâhu anhu) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasûlullâh ﷺ şöyle dedi:

عليكُم بالصِّدقِ فإنَّ الصِّدقَ يَهدِي إلى البِرِّ وإنَّ البِرَّ يَهدِي إلَى الجنّة، وما يَزَالُ العَبْدُ يَصْدُقُ ويَتَحَرَّى الصِّدْقَ حتى يُكتَبَ عِندَ اللهِ صِدِّيقا، وإيَّاكُم والكَذِبَ فإنَّ الكذِبَ يَهدِي إلى الفُجُورِ وإنَّ الفُجورَ يهدِي إلى النَّارِ وما يزالُ العبدُ يَكْذِبُ وَيَتَحَرَّى الكَذِبَ حتى يُكْتَبَ عِنْدَ اللهِ كَذّابًا اﻫ

Manası: Doğru olun, şüphesiz ki doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete ulaştırır. Kişi doğru sözlü olmaya devam ettikçe Allâh indinde sıddîk olarak yazılır. Yalandan sakının! Şüphesiz ki, yalan fucûra götürür (yani yalan fucûra bir vesiledir, yani fucûra ulaştıran bir yoldur.) fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalan söylemeye devam ettikçe Allâh indinde yalancı olarak yazılır.

Ey mümin kardeşlerim; bugünkü kelamımız yalan hakkında olacaktır. Yalan, söyleyenin gerçeğe aykırı olduğunu bildiği halde gerçeğe aykırı olarak söylediği sözdür. Allâh Rasûlü ﷺ yalanı yasaklamıştır; çünkü yalan insanı fucûra götürür ve yalan fesada ve şerre yöneltir. Eğer insan yalan söylemeyi âdet haline getirirse ondan kurtulması zor olur ve bu yüzden insan, yalancı olarak yazılır. Allâh’tan bizleri doğru sözlü kimselerden kılmasını dileriz.

Mümin kardeşlerim; yalanın küçük günah olanı, büyük günah olanı ve küfür olanı vardır. Bunlardan Allâh’a sığınırız. Söylenen yalan sebebiyle bir Müslüman zarar görmüyorsa o zaman bu, küçük günahtır. Fakat küçük günahlar da önemsenmelidir; çünkü dağlar ufak taşlardan oluşur. İmam Aḥmed ve Tabaranî Rasûlullâh’ın  ﷺşöyle söylediğini rivayet etmişlerdir:

إِيَّاكُمْ وَمُحَقَّراتِ الذُّنوبِ فَإِنَّمَا مَثَلُ مُحَقَّراتِ الذُّنوبِ كَمَثَلِ قَوْمٍ نَزَلُوا بَطْنَ وَادٍ فَجَاءَ ذَا بِعُودٍ وجاءَ ذَا بِعودٍ حتَّى حَمَلُوا مَا أَنْضَجُوا بِهِ خُبْزَهُمْ وَإِنَّ مُحَقَّرَاتِ الذُّنوبِ مَتَى يُؤْخَذْ بِهَا صَاحِبُهَا تُهْلِكْهُ اﻫ

Bu hadîs-i şerîf, küçük günahların büyük günahları işlemeye sebep olabileceğine işaret etmektedir. Önemsenmeyen küçük günahlar nice insanı büyük günaha götürmüștür! Sonra da küfre kadar götürebilir!.. Bunun içindir ki seleften bazıları, hummanın (ateşli hastalık), ölüme götürebileceği gibi günahın da küfre götürebileceğini söylemişlerdir. Allâh bizleri her türlü şerden korusun!

Söylenen yalan sebebiyle eğer Müslüman zarar görüyorsa o zaman bu, büyük günahtır. Allâh bizleri korusun! En çirkin yalanlardan birisi de, Rasûlullâh ﷺ adına söylenen yalandır.

Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur:

مَنْ كَذَبَ عليَّ مُتَعَمِّدًا فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّار اﻫ

Manası: Her kim benim adıma müteammiden (kasten) yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın. (İmam Buhari ve İmam Muslim)

Eğer yalan; zina, livata, adam öldürmek, hırsızlık veya gasp gibi dinde zaruretle ve icma ile haram olduğu bilinen ve kişinin kendisinden gizli kalmayan bir haramı helal kılmayı içeriyorsa küfürdür. Aynı şekilde alışveriş ve nikâh gibi apaçık olan, yani helal olduğu dinde zaruretle bilinen bir helali haram kılmak da küfürdür. Allâh bizleri bunlardan korusun. Bir insandan șahit olunduğuna göre, yanından bir ağma geçiyorken etraftakiler gülsünler diye “Allâh buyurdu ki ‘Kim bir ağma görürse onu yüzüstü ittirsin ki siz o körü yaratandan daha kerîm değilsiniz’.” dedi. Böylece bu kötü kelamı Allâh nispet etmiştir ki bu küfür. Allâh bizleri korusun.

Ey mümin kardeşlerim; bilin ki yalan şaka da olsa ciddi de olsa haramdır. İster bir topluluğu güldürmek için olsun veya olmasın yalan söylemek haramdır.

İmam Aḥmed’in “Musned”inde rivayet ettiği bir hadîs’te şöyle geçmektedir:

وَيْلٌ لِلَّذِي يُحَدِّثُ القَوْمَ ثم يَكْذِبُ لِيُضْحِكَهُم وَيْلٌ لَهُ وَوَيْلٌ لَهُ اهـ

Manası: Veyl olsun kim bir kavme hitap edip onları güldürmek için yalan söyleyene. Veyl olsun ve veyl olsun.

Bu hadîs-i șerîf’ten anlaşılan odur ki bu duruma düşen insan cehennemde ağır azap hak etmektedir.

Ey Müslüman kardeşlerim; uyarılması gereken hususlardan birisi de bazı insanların “Bir nisan şakası” olarak isimlendirdikleri yalandır. Yalan söylemek, ister bir nisanda olsun ister başka bir günde olsun haramdır. Özellikle bu günde uydurulmuş yalanlarla Müslümanlar korkutulmaktadır. Örneğin “Oğlun öldü.” veya “Karına şöyle şöyle oldu.” diye yalan söyleyerek insanlar korkutuluyorlar.

İmam Aḥmed, Musned”inde Rasûlullâh’ın ﷺ şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:

لا يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يُرَوِّعَ مُسْلِمًا اﻫ

Manası: Müslümanın Müslümanı korkutması helal değildir.

Allâh Rasûlü ﷺ, birisinin bir sahabeyi şaka yaparak korkuttuğunda bunu söylemiştir.

Müslüman kardeşlerim; sahabelerin de söyledikleri gibi şaka da olsa ciddi de olsa yalan söylemek caiz değildir. İster insanlar güldürülmek istensin, isterse bu yalan sebebiyle insanlar zarar görmesin, yalan söylemek yine de caiz değildir. İmam Tabaranî’nin “Mucemul-Kebîr”de rivayet ettiği bir hadîs-i șerîf’te Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurdu:

إِنِّي لأَمْزَحُ وَلا أَقُولُ إِلا حَقًّا اهـ

Manası: Ben şaka yaparım, fakat sadece hakkı söylerim.

Rasûlullâh ﷺ bu hadîs-i şerîf‘te bizlere şaka yaptığını fakat şaka yaparken bile sadece hakkı söylediğini, yani yalan söylemediğini bildiriyor. Bazı insanların söyledikleri “Yalan erkeğin tuzudur.” sözü ile “Doğru söyleyene ayıplar olsun.” sözünden sizleri uyarıyorum. Bu ikisi dinden çıkaran sözlerdir. Çünkü birincisinde İslâm dinine göre kötü bir şey olduğu Müslümanlar arasında apaçık bilinen bir şeyi güzel görmek vardır. İkincisinde ise, İslâm dinine göre güzel olduğu bilinen bir şeyi kötülemek vardır. Bu her iki söz dini yalanlamaktadır. Allâh bizleri bunlardan korusun.

Mümin kardeşlerim; yalandan sakının ve insanları yalandan uyarın; çünkü yalan söylemek kötü bir âdettir ve söyleyenin kötü ahlakına işaret eder. Allâh’tan hakkıyla korkun ve doğru kimselerden olun.

Ey Allâh’ım, bizleri yalan söylemekten ve haram işlemekten koru!

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın Salât ve Selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ  ve diğer Peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin validelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun Peygamberine ﷺ  salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُـوا رَبَّكُـمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ  (1)يَوْمَ تَرَوْنَها تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وتَرَى النَّاسَ سُكارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلكنَّ عَذَابَ اللهِ شَدِيدٌ(2)

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!