Müjdeler ve Peygamberi Rüyada Görmek

Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Allâh-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm‘de şöyle buyuruyor:

﴿إِنَّ ٱلأَبرَارَ لَفِي نَعِيم ١٣﴾

Manası: Müttakiler nimetler içinde olacaktırlar. (El-Mutaffifîn suresi, 22. ayet)

Değerli kardeşler; Allâh’ın vaad ettiği gerçekleşir ve O peygamberini ve kulunu hakk ile konuşturdu.

Rasûlullâh her ne ile geldiyse

Ona teslim olmak ve onu kabul etmek farzdır.

Rasûlullâh‘ın getirdiklerine iman eden kimsenin sıfatlarından, cennete girmeyi özlemesi ve Allâh’ın azabından korkmasıdır. Dolayısıyla özlem, korku ve kaygı kişiyi Kıyamet Günü’ne ve bu dünyadan hayırlı azık ile göç etmeye hazırlık yapmasına sürükler. Peygamber efendimiz Muḥammedﷺ şu sözünde genel olarak insanlara müjde vermiştir:

مَنْ قَالَ إذَا أَصْبَحَ رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا وَبِالإِسلامِ دِينًا وَبِمحمَّدٍ نبيًّا فأنَا الزَّعيمُ لآخُذَنَّ بِيَدِهِ حتَّى أُدْخِلَهُ الجنَّةَ

Manası: Kim sabahleyin ‘Allâh‘ın Rabbim olduğuna, İslam’ın dinim olduğuna ve Muḥammed’in peygamberim olduğuna razı oldum.’ derse, cennete girer.

Bu sözü devamlı olarak her sabah söyleyen büyük kazanç elde eder.

Peygamber efendimiz yine bazı kimselere hususi olarak müjde vermiştir. Rasûlullâh, Ebu Bekir’in, Ömer’in, Osman’ın, Ali’nin, Talha’nın, Ez-Zubeyr’in, Sa’d’in, Sa’îd’in, Abdurraḥmân İbn-u Avf’ın ve Ubeyde’nin cennette olduğunu bildirmiştir.

Eğer bir kimse şöyle derse: ‘Onlar, Allâh‘ın razı olduğu insanlardır ve onlar da Allâh’tan razı oldular. Onlar Rasûlullâh ile bir araya geldiler ve onun sözlerini işittiler. O, onlara sözlü olarak müjdeyi verdi ve müjde ettiği şeyden ötürü sevindiler. Peki bizlere de, Rasûlullâh ile bizler arasında yüzlerce sene bulunmasına rağmen müjde var mıdır?

Sevgili kardeşler; bu sorunun cevabı, hevaya göre konuşmayan peygamber efendimizin söylediğidir:

ذَهَبَتِ النبوَّةُ وبَقِيَتِ الْمُبَشِّرَاتُ قِيلَ وَمَا الْمُبَشِّرَاتُ يَا رسولَ اللهِ؟ قالَ الرُّؤيَا الصَّالِحَةُ يَراهَا المؤمِنُ أَوْ تُرَى لَهُ

Manası: Peygamberlik tamamlandı ve müjdeler kaldı.

Denildi ki: Müjdeler nedir, ey Allâh’ın Rasûlü?

Peygamber efendimiz şöyle buyurdu:

الرُّؤيَا الصَّالِحَةُ يَراهَا المؤمِنُ أَوْ تُرَى لَهُ

Manası: Mü’minin gördüğü veya kendisi için görülen salih rüya.

Değerli kardeşler, bu müjdelerden ve aynı zamanda en yücelerinden birisi şudur:

Peygamber efendimizi rüyada gören kişiye, iman üzere öleceğine dair müjde vardır. Dolayısıyla Rasûlullâh, onu rüyada gören kimseyi, cennete girmekle müjdelemiştir. Bir başka hadisinde de şöyle buyuruyor:

مَنْ رَءَانِي في المنامِ فَسَيَرانِي فِي اليَقَظَة

Manası: Her kim beni rüyada görürse, uyanıkken de görecektir. (Buhari)

Bundan maksat onu ahirette görmesi değildir. Muhakkak ki onu rüyada gören mü’min ve rüyada görmeyen mü’min de onu ahirette görecektir. Dolayısıyla dünyada, rüyada peygamber efendimizi görenin bir meziyeti olmamış olurdu. Ancak (zikredilen) hadis, (peygamber efendimizi rüyada görenin) muhakkak onu uyanıkken, ölümden önce göreceğini ifade etmektedir. Bu ise peygamberin ona geldiği anlamına gelmez. Bu hadis, o kişinin her şeye kâdir olan Allâh‘ın kudretiyle, peygamberi kabrinde gördüğü manasına gelmektedir.

Allâh-u Teâlâ, gören kişi ve peygamber arasını cam gibi kılmaya kadirdir. Böylece o kişi peygamber efendimizi, kabrindeyken, sanki önündeymiş gibi görür. Bunda o kişi için büyük bir müjde vardır.

Değerli kardeşler, muttasıl (kesintisiz) bir isnat ile, selefin asrında yaşayan, yani peygamber efendimizin vefatından takriben 150 yıl sonra yaşayan, ilmiyle amel eden âlimlerden, takva sahibi olan hadis ehlinden olan, Hasan bin Hayy adında bir adamın ölüm döşeğindeyken, kardeşinin (o da onun takva sahibi bir âlimdi) onun şu ayeti okuduğunu duyduğu rivayet edilir:

﴿وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَ فَأُوْلَٰئِكَ مَعَ ٱلَّذِينَ أَنعَمَ ٱللَّهُ عَلَيهِم مِّنَ ٱلنَّبِيِّ‍نَ وَٱلصِّدِّيقِينَ وَٱلشُّهَدَاءِ وَٱلصَّٰلِحِينَ وَحَسُنَ أُوْلَٰئِكَ رَفِيقا﴾

Manası: Her kim Allâh’a ve Rasûlüne itaat ederse, Allâh‘ın nimetlendirdiği kimselerle beraber olacak; peygamberlerle, siddîklarla, şehitlerle ve salihlerle.

Kardeşi, onun bu ayeti okuduğunu duyduğunda, ona şöyle sordu: ‘Ey kardeşim; bunu tilavet açısından mı okuyorsun veya ne oldu?’

O şöyle cevap verdi: ‘Rasûlullâh’ı görüyorum. Bana gülümsüyor ve beni cennetle müjdeliyor ve melekleri görüyorum ve hurileri görüyorum.’

Değerli kardeşler; biri ‘Ben rüyada gördüğüm peygamber efendimiz Muḥammed’inﷺ olduğunu nereden bilebilirim?’ derse, cevap şöyledir: Gördüğünün Rasûlullâh olduğu kalbine düşüyor ve kalbin bu hususta mutma’in oluyor.

Eğer ‘Onun dış görüşüne dair sıfatları nelerdir ki bunlarla onu bileyim’? derse, cevap şöyle olur: Peygamber efendimiz, zatında kâmil, sıfatlarında mükemmel ve güzel bir surete sahiptir. O orta boyludur, ne çok uzun ne de çok kısadır. Onun başı pek güzeldir. O, geniş omuzlara sahiptir, göğsü ve karnı bir hizadadır. Onun yüzü parlıyor, bir dolunay gibi. Alnı geniştir, gözleri siyah ve kirpikleri uzundur. Kaşları birbirlerine çok yakındı ama bağlı değildir. Rasûlullâh‘ın teni açık, kırmızılık ile karışıktır. Ağzı ve tebessümü güzeldir. Dişlerinin arasında boşluklar bulunmaktadır. Onun sakalı sıkı, saçları siyahdır. Saçından sadece birkaçı ağardı. ‘işe vâlidemiz onun vasfı hakkında şöyle buyurmuştur:

Senden güzelini hiçbir göz görmedi  Senden güzelini hiçbir kadın doğurmadı

Sen yaratıldın, bütün ayıplardan berî (uzak) Sanki istediğin gibi yaratıldın

Peygamber efendimizi rüyada hakîkî sûretinde gören, hadiste geçen müjdeye nail olur. Peygamber efendimizi rüyasında hakîkî sûretinde görmeyen de, yani başka bir sûrette gören kimse, ancak kalbinde, onun peygamber efendimiz olduğundan emin ise, âlimlerinin çoğunluğunun dediği gibi, müjdeye nail olur.

Allâh‘ım, rüyada peygamber efendimizi ﷺ hakîkî sûretinde görmeyi ve onu ölümden önce (bizler) uyanıkken görmeyi nasip eyle, Yâ Ekramel’l Ekramîn.

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfâr ederim. 

İkinci Hutbe

Hamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’eﷺ ve diğer peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun peygamberine ﷺ salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُـوا رَبَّكُـمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ يَوْمَ تَرَوْنَها تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وتَرَى النَّاسَ سُكارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلكنَّ عَذَابَ اللهِ شَدِيدٌ﴾

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!