Peygamber Efendimiz´in Üstün Ahlâkından Bazı Örnekler, Öfkeyi Yenmek Ve Akraba İlişkilerini Korumak

Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun bl,penzeri yoktur. O’nun mekanı yoktur. O’ndan başka yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muhammed  O’nun kulu, rasûlü ve sevgilisidir. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükafatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükafatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muhammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Allâhu teâKur´an-ı kerîmde şöyle buyurmuştur:

﴿وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيم ٤﴾

Manası: (Ey Muhammed) Muhakkak ki sen azîm (yüce) bir ahlâk üzeresin.

İmâm Buhârî´nin Âişe´den radiyallâhu ^anhâ rivayet ettiĝi hadiste Âişe radiyallâhu ^anhâ Rasûlullâh’ın sallallâhu aleyhi ve sellem vasfı hususunda şöyle demişitir:

كَانَ خُلُقُهُ القُرْءَان

Manası: “Onun ahlâkı Kur´ân idi”. Bu hadis şu anlama gelir; Bir kimse Rasûlullâh´ın ahlâkını öĝrenmek isterse Kur´an-ı okusun ve onu anlasın işte o zaman o kişi Rasûlullâh´ın ahlâkını anlar. Dolayısıyla Allâhu Teâlâ’nın Kur´an’da emretmiş olduğu her güzel haslet (huy), Peygamberimizin ahlakından olan huylardandır.

İyiliği emredip kötülükten sakındırmak, başına gelen musibetlere sabredip kimseye zarar vermemekte güzel ahlaktandır.

İmam Buhari Enes ibni Mâlik´ten Peygamber efendimiz hakkında yaptığı tarifte şöyle buyurmaktadır:

Manası: O görünümü ve ahlakı en güzel olan insandı.

Ebu Bekir el-la´âl “mekârim el-ahlâk“ adlı eserinde Peygamberimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

كُنْتُ بَيْنَ شَرِّ جَارَيْنِ عُقْبَةَ بْنِ أَبِي مُعَيْط وَأَبِي لَهَبٍ كَانَا يَرْمِيَانِ بِما يَخرُجُ مِنَ النَّاسِ عَلى بابِي

Manası: Ben en şerli iki komşu ^Ukbe ibnu Ebû mu’ayt ile Ebû leheb arasında bulunurdum. Bunların ikisi kapımın başına insanlardan çıkan şeyleri atardı.

Yani Peygamberimiz bunların ikisinin eziyetlerine katlanırdı. Oysaki kendisi genel olarak Allâh’ın en cesur kulu idi. Ona öyle bir kuvvet verilmişti ki o kuvvet kırk adamın kuvvetiyle eşitti. Bunlara rağmen bağışlama onun ahlakı, sabır onun sıfatı ve başkalarının eziyetlerine katlanmak onun hali ve adeti idi.

İmâm Tirmizî´nin hasen olan bir rivâyetine göre Peygamber Efendimiz Muhammed sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“مَا شىءٌ أَثْقَلُ في مِيزانِ الْمُؤْمِنِ يومَ القِيامَةِ مِنْ خُلُقٍ حَسَنٍ فَإِنَّ اللهَ تعالى يُبْغِضُ الفَاحِشَ البَذِيءَ”

Manası: Kıyamet gününde güzel ahlak müminin mizanında bulacağı en ağır şeylerdendir. Şüphesiz ki Allah, çirkin düşük söz ve davranış sahibine buğzeder.

Değerli müslüman kardeşlerim, güzel ahlâk başa gelen sıkıntılara sabredip, başkalarını kırmayıp onlara yardımcı olmak manalarına gelir. Kardeşlerim yüce ahlak sahibi en üstün Peygamberimiz´e bakın. Medine´den olan Zeyd ibn Sa^yeh isimli bir adam yahûdilerin eski kitaplarından okudu ki: ahir zaman Peygamber´i, ona karşı olan şiddetli cahillik ancak onun hilmini arttırırdı. Bu adam Peygamberimiz Medîne´ye hicret ettikten sonra gidip o kitaplarda geçen bu güzel ahlakın Peygamberimiz´de olup olmadığına bakmak istedi. Ve onunla belirli bir zamanda borç ödeme şartı ile bir anlaşma yaptı. Ve anlaşma gününden üç gün önce Peygamberimiz´e yakışıksız kelimeler kullanarak parayı ödeme talebinde bulundu. Öyleki Hazreti Ömer radiyallâhu ^anhu öfkelenip o adamı öldürmek bile istemişti. Fakat üstün ahlak sahibi yumuşak huylu Peygamberimiz buna engel olup izin vermedi. Bunun üzerine o adam bu kişinin ahir zaman Peygamberi son Peygamber olduğunu öğrenince Şehadeti getirip müslüman oldu.

Başkalarının vermiş olduğu sıkıntılara katlanmaya yardımcı olan şey ise sabırlı olup öfkesini yenmektir. Allâh kur´ânda öfkesini yenen takvâlıları medhetmiştir. Onların ihsan sahibi olduğunu ve Allâh´ın bu gibi kişileri sevdiğini bildirmiştir. Allâhu Teâlâ Âl-i İmrân sûresinin 134. Ayetinde şöyle buyurmuştur:

﴿وَٱلكَٰظِمِينَ ٱلغَيظَ وَٱلعَافِينَ عَنِ ٱلنَّاسِ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلمُحسِنِينَ ١٣٤﴾

Manası: Öfkesini yenip insanları affedenler… Allâh muhsin olanları sever.

İmâm Dâvûd ve İmâmTirmizî´nin hasen olarak rivayet ettiği bir hadisi şerifte Peygamberimiz Muhammed sallallâhu ^aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ كَظَمَ غيظًا وهو قادرٌ على أن يُنْفِذَهُ خَيَّرَهُ اللهُ على رؤُوسِ الخلائِقِ يومَ القيامةِ مِنَ الْحُورِ العِينِ ما شاءَ

Manası: Kim öfkesi doğrultusunda hareket etmeye gücü yettiği halde öfkesini yenerse, o kişi kıyamet gününde ne kadar huril ^ayn isterse o kadar seçebilecek.

Değerli müslüman kardeşlerim birisi sana haksız bir muamelede bulunur veya seni kıracak bir söz sarfedecek olursa sırf Allâh için gücün yettiği halde öfkeni yenip sabredersen, Allâh kıyâmet gününde istediğin kadar hûril ^ayn seçme mükafatını sana verecektir. O halde sabırlı ol ve öfkeni yen ve affedici ol. Affedici olmak Kerîm olanların huylarındandır.

Allâh´tan korkun. Allâh size rahmet eylesin. Farzları yerine getirip haramlardan sakınmak için Allâh´tan Allâh´ın rızasını kazandıracak amelleri yapabilmek Peygamber Efendimiz´in yolundan ayrılmamak için muvaffakiyet dileyin.

Sizler ve kendim için yüce Allâh’tan af dilerim.

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ ve diğer Peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun Peygamberine ﷺ salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ 1 يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ 2﴾

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!