Rasûlullâh’ın ﷺ Bazı Mucizeleri (1. Bölüm)

Hamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammed ﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Mü’min kardeşlerim! Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ, Kur‘ân-ı Kerîm‘de şöyle buyuruyor:

﴿هُوَ ٱلَّذِيٓ أَرۡسَلَ رَسُولَهُۥ بِٱلۡهُدَىٰ وَدِينِ ٱلۡحَقِّ لِيُظۡهِرَهُۥ عَلَى ٱلدِّينِ كُلِّهِۦۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدا ٢٨﴾

Manası: O’dur ki, peygamberini hidayet ve hak din (İslam dini) ile gönderdi; İslam dininin faziletini göstermek için… Buna şahid olarak da Allah yeter. (El-Fetḥ suresi, 28. ayet)

Değerli kardeşlerim; Allâh, peygamberlerin sonuncusu olan, peygamber efendimiz Muḥammed‘i gönderdi. O ise, emrolunduğu şeyleri yerine getirdi, risaleti tebliğ etti, müjdeledi ve uyardı. Kendisine eziyet edildi, ancak o sabretti. O, sıcakta ve soğukta, yazda ve kışta, gece gündüz, sıkılmadan ve bıkmadan öğretti ve emretti. Öyle ki, ona karşı azgın davrananlar, ona itaat ettiler ve onun vaazlarından dolayı kaya gibi sert olan kalpler yumuşadı. Onun yolunun nuru ile kararmış olan kalpler aydınlandı. Allâh onu, doğruluğunun delili olarak açık mucizeler ile destekledi. Peygamber efendimize, hayatında hasıl olan mucizeler bir hayli çoktur. Bir söze göre, bu mucizelerin sayısı 1000 ile 3000 arasındadır. İmam Şâfi‘î şöyle buyurmuştur: ‘Allâh, Muḥammed’e, diğer peygamberlere verilen mucizelerin ya mislini, ya da daha yücesini vermiştir.’

İmam Şâfi‘î‘ye ‘Îsâ peygambere ölüleri diriltme mucizesi verildi’ dendiğinde ise, kendisi şöyle cevap vermiştir: ‘Kendisine (Muḥammed’e), bir ağaç kütüğün ona olan hasretinden dolayı inlemesi mucizesi verilmiştir, öyle ki ağaç kütüğünün sesi duyulmuştu. Bu daha büyük bir mucizedir.’ Buhârî Sahih‘inde Câbir bin Abdillâh‘tan (Radiyallâhu anhumâ), bir kadının, Allâh Rasûlü’ne şöyle dediğini rivayet etmektedir: ‘Ey, Allâh‘ın Rasûlü, sana, üzerinde durabileceğin bir şey yaptırmayayım mı? Benim marangoz olan bir oğlum var. Peygamber efendimiz meâlen şöyle buyurdu: Dilersen, yap. Câbir bin Abdillâh devamında şöyle buyurdu: ‘Böylece onun için minberi inşa ettirdi ve Rasûlullâh, cuma günü, kendisi için yapılan minberin üzerine çıktı. Önceden hutbeyi başında verdiği ağaç kütüğü çığlık attı ve az kalsın parçalanacaktı. Sonrasında peygamber indi, onu tuttu ve ona sarıldı. İnlemekte olan ağaç kütüğü – sakinleştirilen çocuk gibi – yavaş yavaş sakinleşti, İbn-i Hibbân Sahih’inde, Hasan’ın (Radiyallâhu anhu) bu konu hakkında konuştuğunda ağlayıp şöyle dediğini rivayet ediyor: ‘Ey Allâh’ın kullları, bir ağaç Rasûlullâh’a hasret kaldı. Öyleyse sizin ona daha fazla hasret duymanız gerekiyor.’

Peygamber efendimizin mucizelerinden birisi ise, bir ağacın gelip peygamber efendimizin peygamberliğine şahitlik etmesidir. İbn-u Hibbân, Beyhakî ve başkaları Abdullâh İbn-u Umar’dan, onun şöyle söylediğini rivayet ediyor: Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi vesellem) ile yoldayken bedevi olan birisiyle karşılaştık. Rasûlullâh ona yaklaştı ve meâlen şöyle buyurdu: Nereye gitmek istiyorsun? Bedevi ‘Ehlime.’ dedi.

Sonra Rasûlullâh meâlen şöyle buyurdu: Seni bir hayra yönlendireyim mi?’ Bedevi ise ‘Nedir?’ diye sordu. Rasûlullâh meâlen şöyle cevap verdi: Bir olan, şeriki olmayan Allâh’tan başka İlah olmadığına ve Muḥammed’in Allâh’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen. O ise şöyle sordu: ‘Buna şahit olan birisi var mı?’ Efendimiz (sallallâhu aleyhi vesellem) meâlen şöyle buyurdu: Şu ağaç. Sonrasında, vadinin kıyısında bulunan ağacı çağırdı ve ağaç yeri yararak geldi, ta ki Rasûlullâh’ın önünde durana kadar. Onu üç defa şahit tuttu ve ağaç her seferinde, dediklerine şahitlik etti.

Sevgili kardeşlerim; peygamber efendimizin bir başka mucizesi ise, parmaklarının arasından suyun çıkmasıdır. Buna ise birkaç yerde büyük bir toplum şahit olmuştur. Buharî ve Muslim Câbir’den şöyle rivayet etmektedirler: ‘Hudeybiye gününde insanlar susamıştı ve peygamber efendimizin önünde, içerisindeki su ile abdest aldığı bir kap bulunmaktaydı. İnsanlar, Rasûlullâh’ın önünde toplanınca, onlara meâlen ’Neyiniz var?’ diye sordu? Onlar da şöyle cevap verdi: ‘Ey Allâh’ın Rasûlü, bizde senin ellerindeki sudan hariç abdest alacağımız ve içeceğimiz su yoktur.’ Peygamber efendimiz bunun üzerine elini kabın içine koydu ve parmaklarının arasından pınarlar misali su fışkırdı. Bu sudan içtik ve bunun ile abdest aldık.’ ‘Kaç kişiydiniz?’ diye sorulduğunda Câbir şöyle cevap verdi: ‘Yüz bin kişi olsaydık, bize yeterdi, ancak 1500 kişiydik.

Peygamber efendimizin bir diğer açık mucizesi, ayın iki parçaya yarılmasıdır; bir yarısı, Ebu Kubeys dağının arkasına ve diğeri de önüne. Ayın bölünmesi ise Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerde geçmektedir. Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

﴿ٱقۡتَرَبَتِ ٱلسَّاعَةُ وَٱنشَقَّ ٱلۡقَمَرُ ١ وَإِن يَرَوۡاْ ءَايَة يُعۡرِضُواْ وَيَقُولُواْ سِحۡر مُّسۡتَمِرّ ٢﴾

Manası: Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Hala bir mucize görseler, yüz çevirip: ’Süregelen bir sihir’ derler. (El-Kamer suresi, 1. ve 2. ayetleri)

Buharî’nin Sahih’inde, Enes bin Malik’ten şöyle rivayet edilmektedir:

‘Mekke ehli, Rasûlullâh’tan bir mucize istedi ve o, onlara ayın yarılmasını gösterdi.’ Muslim’in rivayetinde şöyle geçmektedir: ‘Onlara ayın yarılmasını iki defa gösterdi.’

Abu Nu’aym’ın Delâ’ilu n-Nubuvveh adlı kitabında İbn-i Mes’ûd’dan şöyle rivayet edilmektedir: ‘Peygamber efendimiz hayattayken ay yarıldı ve Kureyş şöyle dedi: ‘Bu Ebu Kebşeh’nin oğlunun büyüsüdür (bununla peygamber efendimizi kastettiler).’

Sonra şöyle geçiyor: ‘Dediler ki: ‘Bakın, kervanlar ne getiriyor (yani Mekke’ye dönen kafileler). ‘Muhakkak, Muḥammed tüm insanları büyüleyemez.’ Sonrasında ise şöyle geçmektedir: ‘Kafileler geldi ve seferiler aynısını dediler.’ (Yani peygamber efendimizin ayı yarması mucizesini tasdiklediler).

Bu yüce peygamberden ötürü ne büyük bir şerefe nail oluyoruz. Allâh peygamber efendimizi, onun doğruluğunun açık delili olarak, mucizeler ile desteklemiştir. Ne mutlu, onu taklit edene, onun dinini destekleyene ve sünnetini ihya edene.

Sizler ve kendim için istiğfarda bulunuyorum.

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ  ve diğer peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Şunu da bilin ki Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun peygamberineﷺ  salât ve selâm getirmek ile emretmiştir.

اللهُمَّ صَلِّ على سَيِّدِنا محمَّدٍ وعلَى ءالِ سَيِّدِنا محمدٍ كما صلَّيتَ على سَيِّدِنا إبراهيمَ وعلى ءالِ سَيِّدِنا إبراهيمَ وبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنا محمَّدٍ وعلَى ءالِ سَيِّدِنا محمدٍ كمَا باركتَ على سَيِّدِنا إبراهيمَ وعلَى ءالِ سَيِّدِنا إبراهيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مجيدٌ

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُمۡۚ إِنَّ زَلۡزَلَةَ ٱلسَّاعَةِ شَيۡءٌ عَظِيم ١ يَوۡمَ تَرَوۡنَهَا تَذۡهَلُ كُلُّ مُرۡضِعَةٍ عَمَّآ أَرۡضَعَتۡ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمۡلٍ حَمۡلَهَا وَتَرَى ٱلنَّاسَ سُكَٰرَىٰ وَمَا هُم بِسُكَٰرَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ ٱللَّهِ شَدِيد ٢

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir! (El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri)

Dua:

Allâh’ım, Sen’den dilekte bulunuyoruz, dualarımızı kabul et. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!