Ramadân’dan sonra taatlerde, tövbede, ilim ve hayır meclislerinde sabit kalmak

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nuru Muḥammed ﷺ O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kadîr olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim. Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

﴿يَٰأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ تُوبُواْ إِلَى ٱللَّهِ تَوبَة نَّصُوحًا عَسَىٰ رَبُّكُم أَن يُكَفِّرَ عَنكُم سَيِّ‍َاتِكُم وَيُدخِلَكُم جَنَّٰت تَجرِي مِن تَحتِهَا ٱلأَنهَٰرُ يَومَ لَا يُخزِي ٱللَّهُ ٱلنَّبِيَّ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥۖ نُورُهُم يَسعَىٰ بَينَ أَيدِيهِم وَبِأَيمَٰنِهِم يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتمِم لَنَا نُورَنَا وَٱغفِر لَنَا إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيء قَدِير ٨﴾

Anlamı: Ey iman edenler! Allâh’a içtenlikle tövbe ediniz! Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allâh sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye hakkıyla kâdir’sin” derler. (Et-Taḥrîm suresi, 8. ayet)

Müslüman kardeşlerim; henüz bir kaç gün önce hayırlar, bereketler, taatler ve tövbe ayı olan Ramadân ayını uğurlamamıza rağmen yine tövbe etmekte ve taatler işlemekte sabit kalınız.

İmam Ṡâbit, ne kadar güzel senin sabit kalman. Ṡâbit el-Bunâniy tabiinden bir imam ve ilim ile amelde önde gelenlerdendi. Kur’ân-ı Kerîm‘i gece gündüz hatmeder ve sene boyu oruç tutardı. İmam Ṡâbit şöyle derdi: “Kırk yıl boyunca namaz kılmaya sabrettim ve onun lezzetini kırk yıl boyunca tattım.“ İmam Ṡâbit’i defneden yemin ederek diyor ki: “İmam Ṡâbit’i kabre koydum ve kabrinden çıktığımızda kerpiçlerden biri düştü. Onu yerine koymak için aşağı indiğimde kabrinde namaz kıldığını gördüm. Yanımdakine ‘Benim gördüğümü sende görüyor musun?‘ dedim. Bana ‘sus‘ dedi. Sonra üzerine toprağı atıp kabrini kapattık ve İmam Ṡâbit’in kızının yanına gittik. Kızına ‘Baban bu dünyada ne yapardı?‘ diye sorduğumuzda ne gördüğümüzü bilmek istedi. Ona şahit olduklarımızı haber verdik ve kızı bize dedi ki ‘Elli sene boyunca gece namazına kalkar ve seher vaktinde şu şekilde dua ederdi: ‘Allâh’ım eğer birini kabirde namaz kılmak ile nimetlendirdiysen bu nimeti bana da ver.‘ Allâh-u Teâlâ onun duasını kabul etti.“ Bunu Ebû Nuaym “Ḥilyetu‘l Evliyâ“ adlı kitabında rivayet etmiştir.

Cebrâ‘îl aleyhisselâm bunların, namazlarını kılmakta tembellik edenler olduǧunu bildirdi.

Değerli Müslüman kardeşlerim; unutmayınız ki hayatlarınızın bitmesine ve kabre girmenize bir saat, bir dakika veya daha az bir vakit kalmış olabilir.

Zeki olan, nefsini terbiye edip ölümden sonraki hayata kendini hazırlayan değil midir?! Elbette öyle. Zeki olan, ahirette hesaba çekilmeden önce kendisini bu dünyada hesaba çeken değil midir?! Elbette öyle. Gaflet, kişiye fayda vermez ve bu dünyanın lezzet ve nimetleri azdır.

Salih olan mü‘minin, Ramadân ayında hayırları yaparken sevinçli olması, Ramadân‘dan sonra Allâh’ın razı olduğu kelam haricindeki kelamı terk etmesi ve Allâh’ın haram kıldığından uzak durması ne kadar da güzeldir. Aynı şekilde namaz, oruç ve ilim tahsil etmek gibi taatlerde sabit kalmak ne güzeldir. Değerli Müslüman kardeşlerim; Ramadân ayından sonra da ilim meclislerinde sabit kalınız ve sakın hayırlı sözleri işitmeyi terk etmeyiniz! Zira Peygamber Efendimiz Muḥammed ﷺ bir hadis-i şerifinde şöyle buyurdu:

لا يشبَعُ مؤمنٌ مِنْ خيرٍ يسمَعُه حتى يكونَ مُنْتَهَاهُ الجنَّة

Manası: Müslüman hayrı işitmekten doymaz ta ki sonu cennet oluncaya kadar.

Değerli Müslümanlar; bazı vakitlerde insan gaflete düşmekte sonra bu gafletinden uyanıp Allâh’a tövbe etmek için tövbe kapısını çalmaktadır. Tövbe kapısı, ruh boğaza varmadıkça, güneş batıdan doğmadıkça, ölüm meleği Azrâ‘îl aleyhisselâm görülmedikçe açıktır.

Ne mutlu samimi bir şekilde tövbe edene. Ramadân bayramının sevinci büyüktür. Ancak salih, muttaki, temiz ve hoş olan mü‘minin kıyamet gününde -kaybeden ve helak olanlardan olmayıp- amel defterinde onu mutlu edecek şeyleri gördüğünde duyacaǧı sevinç daha büyük olacaktır. O kişi mü’minlerle beraber mutlu olacak ve beraber cennetin o güzel içeceklerinden ve yiyeceklerinden içip yiyecekler. Âlemlerin Efendisi olan Peygamber Efendimiz Muḥammed ﷺ ile bir araya gelecekler.

Allâh’ım; Senden Senin sevgini, Seni sevenlerin sevgisini ve Senin sevgine yaklaştıran amelleri niyaz ederiz. Allâh’ım; Sevgini bizlere kendi nefislerimizden ve ehlimizden daha sevgili kıl.

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ﷺ ve diğer peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebu Hanife, Malik, Eş-Şafii ve Ahmed ve evliyalardan ve salihlerden razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun Peygamberine ﷺ salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يَٰأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُم إِنَّ زَلزَلَةَ ٱلسَّاعَةِ شَيءٌ عَظِيم ١ يَومَ تَرَونَهَا تَذهَلُ كُلُّ مُرضِعَةٍ عَمَّا أَرضَعَت وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَملٍ حَملَهَا وَتَرَى ٱلنَّاسَ سُكَٰرَىٰ وَمَا هُم بِسُكَٰرَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ ٱللَّهِ شَدِيد ٢﴾

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!