Kıyametin Büyük Alametleri

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Rabbimiz Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

﴿ اقتربت الساعة وانشق القمر ﴾

El-Kamer suresi, 1. ayet

Manası: Kıyamet günü yaklaştı ve ay yarıldı.

Ahirette fayda verecek olan takvadır.

Ey mü’min kardeşlerim; biliniz ki, belirli alametler meydana gelmeden önce kıyamet günü hasıl olmayacaktır. Bunlar, hadiste geçtiǧi gibi on alamettir ve bu alametler kıyamet gününün yaklaştıǧına delalet ederler. Bunlara „Kıyametin Büyük Alametleri“ denir. Bu alametler Deccâl’ın ortaya çıkması, Meryem’in oğlu Îsâ’nın yeryüzüne inmesi, Ye’cûc ve Me’cûc kavimlerinin ortaya çıkması, güneşin batıdan doğması, Dâbbetul Ard’ın ortaya çıkması, dumanın meydana gelmesi, üç Husûf ve Yemen diyarının Aden bölgesinde bir ateşin çıkması.

Değerli kardeşlerim; Deccâl’a gelince o Âdemoğullarından bir insandır ve Benî İsrâîl’den olduğu zannediliyor. Yaklaşık bir buçuk senelik bir süre içinde dünyanın dörtbir yanını gezecek ve melekler ona mani oldukları için Mekke ve Medîne’ye giremeyecektir. Deccâl’ın ortaya çıkması kuraklığın ve açlığın olduğu bir dönemde olacaktır. Deccâl İlâhlığı iddia edecek ve ona uyanlar yiyecek ve doyacaklardır çünkü Allâh, onu bazı yaratılmışlara fitne kılmıştır. Mü’minler ise, ki onlar Deccâl‘e uymayan ve tabi olmayanlardır, açlık hissedecekler ve Allâh-u Teâlâ onlara tesbih vesilesiyle yardım edecek. Onların yapacakları bu tesbihler, yemeğin yerini tutacak ve duydukları açlık onlara zarar vermeyecektir. Muhakkak ki Peygamber Efendimiz Muḥammed ﷺ, ümmetini Deccâl ve onun fitnesinden uyarmıştır. Rasûlullâh, ümmetine onu tanımaları için vasıflandırmıştır, ki bir gözü üzüm gibi çıkık, diğeri ise kapalıdır. Bundan dolayı ona tek gözlü Deccâl denilir. Peygamber Efendimizin bildirdiği gibi, Deccâl’ın elinden bir takım olağanüstü şeyler hasıl olacaktır. Bunlar kullar için bir bela olmak üzere onlara kimin hidayette ve kimin dalalette olduğunu gösterir. Deccâl’ın gerçekleştireceği olağanüstü hususlardan biri ise, onu yüzüne karşı yalanlayan mü’minlerden birini ikiye yarıp Allâh’ın izniyle yine diriltmesidir. O Mü’min ise şöyle diyecek: „Bu yaptığın ancak seni yalanlamamı arttırmıştır.“ Acayıp hususlarından biri de, yanında iki nehrin bulunmasıdır. Biri hakkında cennetidir diye iddia edeceği sudan oluşan, diğeri ise, ateşten olan ve hakkında cehennemidir diye iddia edeceği nehirdir. Peygamber Efendimiz ateş nehrinin mü’minlere serin olacağını, su nehrinin ise onlara ateş olacağını bildirmiştir. Deccâl dünyada 40 gün kalacaktır. Zuhur ettiği ilk gün ise bir sene gibi olacaktır. Ondan sonraki gün ise, bir ay, ondan sonraki gün bir hafta gibi, kalan günler de bildiğimiz günler gibi olacaktır. Allâh, bizi onun fitnesinden korusun ve bizi İslam dininde sabit kılsın.

Deccâl’ın son günlerinde ise Meryemin oğlu Îsâ (aleyhisselâm) yeryüzüne inecektir, ki o şu an diridir ve semada bulunmaktadır. Allâh, onu iman etmeyenlerin onu öldürmek istediklerinde, semaya yükseltmişti. Îsâ Peygamber, elleri iki meleğin kanadı üzerinde Şam’ın doğusunda bulunan beyaz bir fenerin bulunduğu yere inecektir. Deccâl ise onunla Filistin’de karşılacaktır. Allâh’ın Peygamberi Îsâ (aleyhisselâm) onu Filistinin köylerinden olan Bâb-ı Ludd köyünde öldürecektir. Îsâ Peygamber ise Peygamber Efendimizin şeriatı ile hükmedecektir (Sallallâhu aleyhimê vesellem). Daha sonra Ye’cûc ve Me’cûc kavimleri helak oldunca, Müslümanlar büyük rahatlık ve emniyet içinde olacaklardır. Toprağın altında olan altınlar ise yeryüzüne çıkacaktır ve zengillikten dolayı sadaka kabul eden hiçbir Müslüman bulunamayacaktır. Allâh, bizlere Îsâ Peygamberle beraber olmamızı nasip eylesin.

Mü’min kardeşlerim; Ye’cûc ve Me’cûc’a gelince, onlar insalardan olan iki kabiledir. Onların hepsi kâfirdir ve dünyanın bir tarafında olmalarına rağmen nerede oldukları insanlara gizlidir. Büyük evliyalardan olan Żul Karneyn ise Allâh’ın ona verdiği keramet ile onların üzerini kapatıp insanlardan alıkoymuştur. Ne onlar bize gelir, ne de biz onlara gideriz. Onların hiçbiri, soyundan 1000 kişi görmeden ölmez. Değerli kardeşler; onlar iki dağ arasına, üzerine bakır dökülmüş demirden bir duvar ile kapatılmışlardır. Insanlarınnormalde o daǧa tırmanamaya gücü yetmez. Onlar ise her gün bu dağı kazıyıp açmaya çalışırlar ve uzun çalışma sonrası şöyle derler: „Yarın devam ederiz.“ Ertesi gün geri döndüklerinde ise açmış oldukları yeri kapatılmış halde bulurlar ve yeniden kazımaya başlarlar. Bu böyle devam eder, ta ki „İnşê’Allâh yarın devam ederiz“ dediklerine kadar. Bu sefer ertesi gün açtıkları deliği bıraktıkları gibi bulurlar ve kazımaya devam ederler. Böylece çıkma imkanını bulurlar. Onların zuhur ettiği zamanda açlık olacaktır ve Müslümanlar onlar ile yüzleşmeye muktedir olmayacaklardır. Îsâ (aleyhisselâm) ve insanlar Tûr dağına gidecek ve Allâh’tan onları helak etmesini dileyecektdir. Allâh, o iki kavme kurtlar gönderecektir, ki bu kurtlar boyunlarından girecek ve onlar ölüp yerde yığılı kalacaklardır. Onlardan gelen kötü koku dünyayı saracak ve Müslümanlar, Allâh’tan onları bu kokudan kurtarmasını dileyecektir. Bunun üzerine Allâh, kuşlar gönderecektir. Bunlar o iki kavimden olan insanları taşıyıp denize atacaklar. Sonra yağmur yağıp, onlardan kalan eserleri denize doğru sürükleyecektir. Böylece insanlar, onların eziyetinden kurtulacak ve Îaleyhisselâm’ın zamanında bolluk ve rahatlık içinde yaşayacaktır. Sonra Meryem‘in oğlu Îsâ (aleyhisselâm) ölecek ve Peygamber Efendimiz’in ﷺ yakınında defnedilecektir.

Değerli kardeşlerim; on alamet tamamlanmadan kıyamet günü kopmayacaktır. Daha sonra gerçekleşecek olan alametlerden birisi de, güneşin batıdan doğması ve Dâbbetul Ard’ın ortaya çıkmasıdır. Dâbbetul Ard, mü’mine mü‘min olduğuna dair, kafire ise kafir olduğuna dair bir damga vuracaktır. O hadiseden sonra artık tövbeler kabul olunmayacaktır. Bu iki alamet aynı günde hasıl olmak üzere, sabah ile duha (kuşluk) vakti arasında gercekleşecektir. Sonra bir duman inip dünyaya yayılacaktır. İman etmeyenler bu dumanın şiddetinden neredeyse ölecek. Müslümanlar ise nezleye benzer bir hal alacaktır. Sonra üç Husûf hasıl olacaktır. Bundan kasıt ise yerin yarılmasıdır. Yer yarıldığında üzerinde bulunan insanlar, yerin içine düşecektir. Bir yarılma doğuda, biri batıda, diğeri ise Arap Yarımadasında gerçekleşecektir.

Değerli kardeşlerim; kıyamet alametlerinden bir diğeri ise, Yemen diyarının Aden bölgesinde çıkacak olan ateştir. Bu ateş esmeksizin insanları batıya sürükleyecektir. Kıyamet günü ise, iman etmeyenlerin üzerine kopacaktır. Müslümanlar, topyekün kıyametin kopmasından yüz sene önce ölecektir. İman etmeyenler ise çoğalacak ve kıyamet onların üzerine kopacaktır.

Allâh, beni de sizleri de İslam dîni üzerinde sabit kılsın ve bizlere ölümden önce hayırlı ameller yapmamızı ve tövbe etmemizi nasip eylesin.

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ  ve diğer Peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun Peygamberine ﷺ  salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُـوا رَبَّكُـمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ (1)يَوْمَ تَرَوْنَها تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وتَرَى النَّاسَ سُكارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلكنَّ عَذَابَ اللهِ شَدِيدٌ(2) ﴾

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!