All posts by mrivwp

DİLİN AFETLERİ

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kadîr olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı, İslâm dininin hükümlerine göre amel etmeyi ve Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ﷺ  sünnetine bağlı kalmayı tavsiye ederim.

Ey mümin kardeşlerim, Allâh’ın bize vermiş olduğu nimetlerin sayısı belirleyemeyeceğimiz kadar çoktur. Ve Allâh bizim ve bize vermiş olduğu nimetlerin Mâliki’dir. Allâh bizlere bu nimetler için şükretmemizi farz kılmıştır. Bu farz olan şükür ise o nimetleri haramlarda kullanmamaktır. Öyleyse senin malın Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Bu nimeti Allâh’ın yasak kıldığı şeylerde harcama. Bedenin de Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse bedenini Allâh’a asi olmakta kullanma. Ellerin de Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse ellerini Allâh’ın razı olmadığı şeylerde kullanma. Ayakların da Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse onlarla seni Allâh’ın gazabına uğratacak yerlere yürüme. Gözlerin de Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse onlarla Allâh’ın sana bakmanı nehyettiği şeylere bakma. Kulakların da Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse onlarla Allâh’ın sana dinlemeni yasakladığı şeyleri dinleme. Dilin de Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse onunla Allâh’ın sana konuşmanı yasakladığı şeyleri konuşma. Allâh’a karşı takvalı ol ve O’nun sana vermiş olduğu nimetlerle O’na karşı asi olma, ey Müslüman kardeşim. Allâh’a karşı asi olman kendisine itaatkâr olmanı emredene karşı asi olduğun ve kendi nefsine zulmettiğin manasına gelir. Şüphesiz ki Allâh, günah ișleyip kendi nefsine zulmedenleri sevmez.

Continue reading DİLİN AFETLERİ

Mirâç Mucizesi

Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekanı yoktur. O’ndan başka yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muhammed ﷺ O’nun kulu, rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muhammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Mü’min kardeşlerim, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Rasûlullâh ﷺ, Beyt-i Makdis’de peygamberlerle onlara imam olarak namaz kıldıktan sonra göğe yükseldi. Orada Cebrail kapının açılmasını istedi, ona: “Kimsin?” denildi. O da: “Cebrail” dedi. “Yanında kim var?” denildi. O: “Muhammed” dedi. “Ona gelsin diye haber gönderildi mi?” denildi. Cebrail: Evet gönderildi. dedi. Cebrail: “Evet gönderildi.” dedi. Peygamber efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur:

فَفُتِحَ لنَا فَإِذَا أَنَا بِآدَمَ فَرَحَّبَ بي ودعَا لِي بِخَيْرٍ ثُمَّ عُرِجَ بِنَا إلَى السّماءِ الثانيةِ فَاسْتَفْتَحَ جبريلُ فقيلَ مَنْ أَنْتَ قالَ جبريلُ قيلَ وَمَنْ مَعَكَ قالَ مُحمَّدٌ قيلَ وَقَدْ بُعِثَ إليهِ قالَ وقَدْ بُعِثَ إليهِ فَفُتِحَ لنا فإذَا أنَا بِابْنَيِ الخالَةِ عيسَى ابنِ مريمَ ويحيَى بنِ زَكَرِيَّاءَ فَرَحَّبا وَدَعَوَا لِي بِخَيْر اﻫ

Manası: “Böylece bize kapı açıldı ve Âdem´le karşılaştım! Beni hoş karşıladı ve bana hayırlı dualar etti. Sonra ikinci semaya çıkarıldık. Cebrail kapının açılmasını istedi, ona: “Kimsin?” denildi. O da: “Cebrail” dedi. “Yanında kim var?” denildi. O: “Muhammed” dedi. “Ona gelsin diye haber gönderildi mi?” denildi. O da: “Evet” dedi. Bize kapı açıldı ve teyze oğlulları olan Îsa bin Meryem ile Yahyâ bin Zekeriyyâ‘ ile karşılaştım. Beni hoşça karşıladılar ve benim için hayırlı duada bulundular. ”

Continue reading Mirâç Mucizesi

İsrâ‘ Mucizesi

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammed ﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.

Mü’min kardeşlerim, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim. Allâh’tan hakkıyla korkun ve ancak Müslüman olarak ölün. Bilin ki! Allâh, takva sahibi olan kullarına yardım eder. Müslüman kardeşlerim; bize yüce bir münasebet yaklaştı, o da İsrâ’ ve Miraç gecesidir. İnşâ’allâh kelâmımız bugün İsrâ’ mucizesi hakkında olacaktır.

Allâh-u Teâlâ yüce Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmuştur:

﴿سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَىٰ بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ﴾

Manası: Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muḥammed‘i) Mescid-i Ḥarâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allâh noksan sıfatlardan münezzehtir; O, herşeyi işiten ve görendir. (El-İsrâ‘ sûresi, 1. ayet)

Continue reading İsrâ‘ Mucizesi

Namaz

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Mü’min kardeşlerim, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim. Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

﴿إِنَّمَا يَعۡمُرُ مَسَٰجِدَ ٱللَّهِ مَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَأَقَامَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَى ٱلزَّكَوٰةَ وَلَمۡ يَخۡشَ إِلَّا ٱللَّهَۖ فَعَسَىٰٓ أُوْلَٰٓئِكَ أَن يَكُونُواْ مِنَ ٱلۡمُهۡتَدِينَ ١٨﴾

Manası: Allâh’ın mescitlerini ancak Allâh’a ve ahiret gününe inanan, namaza devam eden, zekatı veren ve bunları ihlas ile yapanlar imar eder. Bunlar hidayete ermiş olanlardır. (Et-Tevbeh sûresi, 18. ayeti)

Din kardeşlerim, ey Müslüman gençler, Allâh-u Teâlâ El-Bakarah sûresinin 238. ayetinde şöyle buyuruyor:

﴿حَٰفِظُواْ عَلَى ٱلصَّلَوَٰتِ وَٱلصَّلَوٰةِ ٱلۡوُسۡطَىٰ وَقُومُواْ لِلَّهِ قَٰنِتِينَ ٢٣٨﴾

Manası: Farz namazlarının vakit ve rükünlerini gözeterek edasına devam edin, bilhassa ikindi namazına dikkat edin; ve Allâh’a itaat ederek namaza durun.

İmâm Beyhaki’nin rivayet ettiği bir Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur:

“خَمْسُ صَلَوَاتٍ كتَبَهُنَّ اللهُ على العبادِ فمَنْ جاءَ بِهِنَّ لَمْ يُضَيِّعْ مِنْهُنَّ شَيْئًا اسْتِخْفَافًا بِحَقِّهِنَّ كانَ لَهُ عندَ اللهِ عهدٌ أَنْ يُدْخِلَهُ الجنَّةَ ومَنْ لَمْ يَأْتِ بِهِنَّ فليسَ لهُ عندَ اللهِ عهدٌ إِنْ شَاءَ عذَّبَهُ وَإِنْ شَاءَ أَدْخَلَهُ الجنَّةَ”

Manası: Allâh, kullarına beş vakit namazı farz kıldı. Kim onları şartlarını ve rukünlerini yerine getirerek ve onları bozacak şeylerden uzak durarak dosdoğru kılarsa, Allâh onlara cenneti vaad etmiştir ve her kim onları dosdoğru kılmazsa, Allâh’ın vaadini hak etmemiştir dilerse onları cezalandırır, dilerse cennetine koyar.

Namaz çok değerli bir ameldir, çünkü o Allâh’a ve Rasûlüne ﷺ imândan sonra gelen en hayırlı ameldir. O halde namazın Allâh’a ve Rasûlüne ﷺ imân ile birlikte ne kadar çok zikredildiğine bir bakın.

Continue reading Namaz