NAMAZ KILMANIN VE CEMAATİN EHEMMİYETİ

Hamt Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekanı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammed ﷺ O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim. Allâhu Teâlâ aziz kitabında şöyle buyurmaktadır:

﴿وَأمُر أَهلَكَ بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱصطَبِر عَلَيهَا لَا نَس‍َلُكَ رِزقا نَّحنُ نَرزُقُكَ وَٱلعَٰقِبَةُ لِلتَّقوَىٰ ١٣٢﴾

Manası: (Ey Rasûlüm), ailene ve ümmetine namazı emret. Kendin de ona devam eyle. Biz senden bir rızık (ailenin geçimini temin için çalışmanı) istemiyoruz. Seni, biz rızıklandırırız. Güzel akıbet takva sahiplerinindir. (Tâhâ sûresi, 132. ayet)

Değerli Müslümanlar bugünkü hutbemizin konusu, yüce Rabbimizin İslam’ın en yüce beş emirden biri olan namaz olacaktır. Efendimiz ﷺ mana olarak İslam’ın beş emir üzerine bina edildiğini buyurmuştur. Hadis-i Şerif’in devamında Kelime-i Şehadetten sonra Efendimiz Muḥammed’in zikrettiği ilk emir, namazın olması ve onun ehemmiyetine işaret edilmiştir.

Yanısıra İmam Nesâ’i’nin “Sünen-i Kübrâ” adlı eserinde rivayet ettiğine göre Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur:

رأسُ الأَمْرِ الإِسلامُ وعَمُودُهُ الصَّلاة اهـ

Manası: İşin başı İslam’dır, direği namazdır.

Dolayısıyla namaz en zahir alametlerden, en yüce şiarlardan, en faydalı hazinelerden, Kelime-i Şehadetten sonra en büyük farz ve sevap kazandırıcı taatlerdendir. O, itaat ile huşu, luzüm ile zarurettir. Namaz, dua ile sena, şükür ile övgü ve Allâh’ı son derece yüceltmektir.

Namaz, gecenin koyu karanlığını aydınlatan, yozlaşanı kötü huyundan, bedbaht olanı perişanlığından, bezgini derin ümitsizliğinden kurtarıp necat yoluna kavuşturan ibadettir ve bundan dolayı İslam dininde namaza itina gösterilir. Allâhu Teâlâ namazı eda etmek hakkında muhkem kitabında şöyle buyurmaktadır:

﴿حَٰفِظُواْ عَلَى ٱلصَّلَوَٰتِ وَٱلصَّلَوٰةِ ٱلوُسطَىٰ وَقُومُواْ لِلَّهِ قَٰنِتِينَ ٢٣٨﴾

Manası: Farz namazlarının vakit ve erkânlarını gözeterek edasına devam edin, bilhassa orta (ikindi) namazına dikkat edin; ve Allâh’a itaat ederek namaza durun. (El-Bakarah suresi, 238. ayet)

O hâlde kim namazın hükümlerini öğrenir ve onları Allâh’ın emrine uygun bir şekilde eda ederse başarılı olur ve felaha kavuşur fakat aksini yapan kaybeder. Namazları eda etmek, sağlıklı, hasta, dar, rahat, güvenli ve korkulu anlarımızda boynumuzun borcudur. Namaz başarının sırrı ve selametin aslıdır. Kıyamet gününde amel olarak kulun hesaba çekileceği ilk şey namazdır. Eğer kul, bu farzı yerine getirdiyse iflah ve başarılı olur fakat yerine getirmediyse kaybeder ve hüsrana uğrar. Güzel bir şekilde abdest alıp aynı güzellikte beş vakit namazı rukülerini ve secdelerini yerine getirerek huşulu bir şekilde eda edene, bağışlanacağına dair Allâh’ın ahdi vardır. O kişi kıyamet gününde necat ehlinden olacaktır. Lakin namazları kılmayana Allâh’ın ahdi yoktur ve o kişi kıyamet gününde kaybedenlerden olacaktır.

Değerli Müslüman kardeşlerim, namaz, bütün Peygmberlerin şeriatlarında sabit olmakla beraber en mühim farzlardandır. Ayrıca namazın en bariz sırlarından ve ulu manalarından bazıları, onun fiilleri, kıraatı ve duaları ile âlemlerin Rabbi Allâh için hudu ile huşu ve Allâh’a manevi bir yaklaşma olduğudur. Allâhu Teâlâ Rasûlüne ﷺ hitaben El-Alak suresinde mealen “…secdene (namazına) devam et de (Rabbinin rahmetine) yaklaş (ey Rasûlüm!)” buyurmaktadır. İmam Muslim, Rasûlullâh’ın ﷺ şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

أَقْرَبُ مَا يكونُ العَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِد اهـ

Manası: Kulun Rabbine en yakın olduğu hâl secde hâlidir.

Namaz, Allâh’a itaat etmekte gaflet içinde olmaktan ve Allâh’ın emirlerini yerine getirmeye çağıran tekerrür eden bir tembihtir. Namaz aynı anda kalbi, nefsi, ruhu ve uzuvları pas, kötülük ve günahlardan temizlemektir. Rasûlullâh’ın ﷺ şu hadisi de buna delildir:

أَرَأَيْتُمْ لَوْ أَنَّ نَهَرًا بِبابِ أَحَدِكُمْ يَغْتَسِلُ مِنْهُ كُلَّ يَوْمٍ خَمْسَ مَرَّاتٍ هَلْ يَبْقَى مِنْ دَرَنِهِ شَىْءٌ قالوا لا يَبْقَى مِنْ دَرَنِهِ شَىْءٌ قالَ فَذَلِكَ مَثَلُ الصَّلَوَاتِ الخمسِ يَمْحُو اللهُ بِهِنَّ الخَطَايَا اهـ

Manası: Ne dersiniz sizden birinizin kapısı başında bir nehir olup da kendisi o nehirden her gün beş defa yıkansa kirinden bir şey kalır mı?” Dediler ki: “Hayır! Kirinden bir şey kalmaz.” Efendimiz “İşte bu beş vakit namaza benzer. Allâh namazlar vesilesiyle hataları (burada küçük günahlar kast edilir) siler.” buyurmuştur. Bu hadis hakkında ittifak edilmiştir.

Allâh Azze ve Celle namazı terkedeni elim bir azap ile tehdit etmiştir: Allâhu Teâlâ kâfirlere sorulacağını ve cevap vereceklerini beyan ederek Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmaktadır:

﴿مَا سَلَكَكُم فِي سَقَرَ ٤٢ قَالُواْ لَم نَكُ مِنَ ٱلمُصَلِّينَ ٤٣﴾

Manası: Sizi cehenneme sokan nedir?” Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.” (El-Mudeṡṡir, 42. ve 43. ayetler)

Bundan başka Allâh namazı özürsüz vaktinden sonrasına erteleyenleri tehdit ederek şöyle buyurur:

﴿فَوَيل لِّلمُصَلِّينَ ٤ ٱلَّذِينَ هُم عَن صَلَاتِهِم سَاهُونَ ٥﴾

Manası: Namazlarından gafil olup, namazlarını sebebsiz geciktirip kılanlara şiddetli azap vardır. (El-Mâûn, 4. ve 5. ayetler)

Namazdan yüz çevirmek Allâh’a itaat etmekten yüz çevirmek demektir. Allâh’a itaat etmekten yüz çevirmek, insanın hem dünyayı hem de ahireti kaybetmesine sebeptir. Muhakkak ki, farz namazları eda etmeyi tembellikten ötürü terk etmek büyük ve şiddetli azabı hakettiren bir günahtır. Hatta insanın İslam dininden çıkmasına bile sebep olabilir zira namazları terk etmek kalbi olumsuz şekilde etkiler. Fakat kim, namaz kılmaya azimle devam ederse ve onu gerektiği gibi eda ederse hâli düzelir ve kötülüklerden uzak olur. Allâh şöyle buyurmaktadır:

﴿وَأَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ إِنَّ ٱلصَّلَوٰةَ تَنهَىٰ عَنِ ٱلفَحشَاءِ وَٱلمُنكَرِ ﴾

Manası: Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. (El-Ankebût suresi, 45. ayet)

Değerli Müslümanlar, beş vakit namazı cemaatle kılmaya özen gösterin, çünkü namazları cemaatle kılmakta sır ve daha da çok sevap vardır. Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmaktadır:

صلاةُ الجماعةِ أَفْضَلُ مِنْ صَلاةِ الفَذِّ بِسَبْعٍ وَعِشْرِينَ دَرَجَةً اهـ

Manası: “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.”

Kişinin yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmasının sevabı daha da yücedir. Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur:

مَنْ صَلَّى العِشاءَ في جَماعةٍ فَكَأَنَّما قَامَ نِصْفَ الليلِ وَمَنْ صَلَّى الصُّبْحَ في جماعةٍ فَكَأَنَّما صَلّى الليلَ كُلَّهُ اهـ

Manası: Yatsıyı cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını namaz kılmış gibi olur.

O hâlde ihlaslı bir şekilde namazları vakitlerinde ve cemaatle kılmaya özen gösterin. Unutmayalım ki Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

أَرِحْنَا بِهَا يَا بِلالُ اهـ

Manası: Bizi namaz ile rahatlat yâ Bilâl.

Allâh’ım bizi namaz kılanlardan eyle.

Sizler ve kendim için Allâh’tan mağfiret dilerim.

İkinci Hutbe

Hamt Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ ve diğer Peygamberlere olsun. Allâh müminlerin vâlidelerinden, âl’den ve raşit halifeler Ebûbekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Ahmet ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Şunu da bilin ki Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun Peygamberine ﷺ salât ve selâm getirmek ile emretmiştir.

اللهُمَّ صَلِّ على سيّدِنا محمَّدٍ وعلَى ءالِ سَيِّدِنا محمدٍ كما صلَّيتَ على سيدِنا إبراهيمَ وعلى ءالِ سيِّدِنا إبراهيمَ وبَارِكْ عَلَى سيدِنا محمَّدٍ وعلَى ءالِ سيدِنا محمدٍ كمَا باركتَ على سيدِنا إبراهيمَ وعلَى ءالِ سيدِنا إبراهيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مجيدٌ

Allâhu Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يَٰأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُم إِنَّ زَلزَلَةَ ٱلسَّاعَةِ شَيءٌ عَظِيم ١ يَومَ تَرَونَهَا تَذهَلُ كُلُّ مُرضِعَةٍ عَمَّا أَرضَعَت وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَملٍ حَملَهَا وَتَرَى ٱلنَّاسَ سُكَٰرَىٰ وَمَا هُم بِسُكَٰرَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ ٱللَّهِ شَدِيد ٢﴾

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayet

Manası: “Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. (1) Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir! (2)

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul et. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmin.

Kâmet getir!