Kıyamet Gününde Meydana Gelecek Olaylardn Bazıları

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

﴿وَٱتَّقُواْ يَوما تُرجَعُونَ فِيهِ إِلَى ٱللَّهِ ثُمَّ تُوَفَّىٰ كُلُّ نَفس مَّا كَسَبَت وَهُم لَا يُظلَمُونَ﴾

Manası: Öyle bir günden korkunuz ki, o gün Allâh’a hesap vereceksiniz. Sonra da herkese hak ettiği eksiksiz verilecek ve hiç kimse haksızlığa uğramayacaktır.

Muhakak ki o gün, Kıyamet Günü’dür. O gün herkese dünyada yapmış olduğu şeylerden dolayı hak ettiği verilecektir.

Ey kardeşlerim; bilin ki ahiret gününe, yani kıyamet gününe iman etmek, imanın temel hususlarındandır. O hâlde ahiret gününe iman etmeyen kişi, Müslüman değildir.

Muhakkak ki Allâh, Kur’ân-ı Kerîm’de o günde meydana gelecek zorlukları bildirmiştir. Ey mümin kardeşlerim, beni dikkatlice dinleyin ve hatırlayın ki o güne siz de şahit olup kıyamet gününün ehlinden olacaksınız! Dolayısıyla, kendinizi büyük tehlikeden korumak ve selâmette kalmak ve kazançlı çıkmak için, ihlaslı bir şekilde hayırlar işleyin.

Sevgili kardeşlerim, kıyametin 50 durağı vardır. Her bir durak dünya hesabına göre 1000 yıl sürer. Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

﴿ فِي يَوم كَانَ مِقدَارُهُۥ خَمسِينَ أَلفَ سَنَة ٤﴾

Manası: Kıyamet günü öyle bir gündür ki, o gün 50 bin sene sürer. (El-Meâric suresi, 4. ayet)

Lakin bu uzun müddet, müttaki kullar için bir farz namazı süresi gibi gelecektir.

Dünyada farzları eda etmekte ve haramlardan sakınmakta sabır gösteren kişiye kıyamet gününde beklemesi kısa gelir.

Din kardeşlerim, kıyamet günü, ölülerin kabirden çıkması ile başlar ve cennet ehli cennete, cehennem ehli cehenneme girip yerleşene kadar sürer.

Diriliş: Ölülerin kabirlerinden çıkmalarına denir. Eğer ölünün bedeni, toprağın yediği bedenlerden ise ona bedeni tekrar iade edilir. Böylesi bedenler, Peygamberlerin bedenlerinden değildir. Çünkü Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur:

“إِنَّ اللهَ حَرَّمَ علَى الأَرْضِ أَنْ تَأْكُلَ أَجْسَادَ الأَنْبِياءِ” اﻫ

-İbn-i Mâce ve başkaları rivayet etmişlerdir-

Manası: Allâh toprağa Peygamberlerin cesetlerini yemeyi haram kılmıştır, yani toprak onların cesetlerini yemez.

Aynı şekilde çokça görüldüğü ve tanıklığı edildiği gibi bazı evliyaların cesetleri de toprağın yemediği cesetlerdendir. Sonra haşır meydana gelir. Bu ise insanların mahşer yerinde toplanmalarıdır.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿وَحَشَرنَٰهُم فَلَم نُغَادِر مِنهُم أَحَدا ٤٧﴾

Bu ayet-i kerime bizlere insanların haşrolunacağını ve hiç kimsenin geride bırakılmayacağını bildiriyor. (El-Kehf suresi, 47. ayet)

İnsanlar üç kısım üzere haşrolunurlar:

  1. Giyinmiş, altın semerli develer üzerine binmiş ve doymuş vaziyette olanlardır ki bu kısım müttakilerdir.
  2. Yalın ayak ve çıplak olarak haşrolunanlar ki bu kısım günahkârlardır.
  3. Yalın ayak, çıplak ve yüzleri üzerine sürünerek haşrolunanlardır ki bu kısımda Allâh’a ve Rasûlüne iman etmeyenlerdir.

Ey sevgili kardeşlerim, sahih olduğuna göre mahşer meydanı Şâm diyarlarında olacaktır.

Muhakkak ki Allâh-u Teâlâ, kıyamet gününde kulların amellerinin tartılacağını bildirdi.

Üzerinde amellerin tartıldığı mizan, ortasında direği olan ve iki kefesi olan dünyadaki tartıya benzeyen bir tartıdır. Lakin o hacmi büyük bir tartıdır. Haseneler bir kefeye ve günahlar da bir kefeye konur.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿فَأَمَّا مَن ثَقُلَت مَوَٰزِينُهُۥ ٦﴾

Manası: İşte o vakit tartıda amelleri ağır basan kimse… (El-Kâriah suresi, 6. ayet) yani haseneleri günahlarından daha ağır basan kimse…

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿فَهُوَ فِي عِيشَة رَّاضِيَة ٧﴾

Manası: O artık hoşnut bir hayattadır. (El-Kâriah suresi, 7. ayet) İşte onlardır kurtuluşa erenler. Kurtuldular, muzaffer oldular ve kazandılar. Çünkü onlar hoşnut bir hayatın olduğu cennete azapsız girerler.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿وَأَمَّا مَن خَفَّت مَوَٰزِينُهُۥ ٨ فَأُمُّهُۥ هَاوِيَة وَمَا أَدْرَاكَ مَا هِيَه ١٠ نَارٌ حَامِيَةُ ١١﴾

Manası: Fakat kiminde amelleri hafif gelirse, yani günahları hasenelerine daha ağır basan kimse veya hiç haseneleri olmayan kimse ki o da Allâh’a ve Rasûlüne iman etmeyendir… Artık onun yeri Haviye’dir. Bildin mi Haviye nedir? O, kızgın bir ateştir. (El-Kâriah suresi, 8. 9. 10. ve 11. ayet)

Hadiste bildirildiğine göre cehennemin üzerinden 1000 yıl geçti cehennem ateşinin rengi kırmızı oldu. Üzerinden 1000 yıl daha geçti, ta ki rengi beyaz olana kadar. Sonra üzerinden 1000 yıl daha geçti, ta ki rengi siyah olana kadar. O siyahlık ki kapkara bir siyahlıktır.

Amel et ey kardeşim, hayırlı ameller işlemekte gayretli ol, hayırları öğren ve öğret! Dünya amel günüdür. Ahiret ise amellerin karşılığının verildiği gündür.

Tirmizi ve İbn-i Mâce’nin Şeddâd bin Evs’den rivayet ettiklerine göre Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur:

“الكَيِّسُ مَنْ دَانَ نَفْسَهُ وَعَمِلَ لِمَا بَعْدَ الموتِ، وَالعَاجِزُ مَنْ أَتْبَعَ نَفْسَهُ هَواهَا وَتَمَنَّى علَى الله” اﻫ

Manası: Akıllı olan kişi işlerinin akibetinin ne olduğuna bakar ve dikkat eder. Kıyamet gününde hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çeker. Ahirette kendine fayda verecek işleri yapar, yani taatleri yapar ve kendine zarar vereni bırakır, yani haramlardan uzak durur. Aciz olan, nefsine yenik düşüp âlemlerin Rabbi olan Allâh’a karşı itaatte eksik kalan kişidir, yani nefsinin hevasına tabi olur ve kendisini haramlara düşmekten men etmez, yani günah işler ve günahdan tövbe etmeden cenneti temenni eder.

Tirmizi’nin rivayet ettiğine göre mü’minlerin emiri Efendimiz Ömer ibnu’l-Hattab radiyallâhu anhu şöyle buyurmuştur: “Hesaba çekilmeden önce nefsinizi hesaba çekin! Amellerinizi tartılmadan önce tartın! Nefsini dünyada hesaba çeken kimseye kıyamet günündeki hesap hafif olur. Büyük olan o güne hazırlanın!” yani ahirette amellerin hesaba çekilmesine hazırlanın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يَومَئِذ تُعرَضُونَ لَا تَخفَىٰ مِنكُم خَافِيَة ١٨﴾

Bu ayet-i kerime ahiret gününde hesaba çekileceğimizi ve amellerimizden hiçbirisinin gizli kalmayacağını bildiriyor. (El-Ḥâkkah suresi, 18. ayet)

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.

 

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ ve diğer Peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.s

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun Peygamberine ﷺ salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يَٰأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُم إِنَّ زَلزَلَةَ ٱلسَّاعَةِ شَيءٌ عَظِيم ١ يَومَ تَرَونَهَا تَذهَلُ كُلُّ مُرضِعَةٍ عَمَّا أَرضَعَت وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَملٍ حَملَهَا وَتَرَى ٱلنَّاسَ سُكَٰرَىٰ وَمَا هُم بِسُكَٰرَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ ٱللَّهِ شَدِيد ٢﴾

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!