Allâh’ın, Kulları Üzerinde Fazileti Çoktur Ve O’nun Üzerine Hiçbir Şey Farz Değildir

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlü’nün yolundan gitmeyi tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ yüce kitabında şöyle buyuruyor:

﴿لَا يُس‍َلُ عَمَّا يَفعَلُ وَهُم يُسَلُونَ ٢٣﴾

Manası: O (Allâh), yaptıklarından sorulmaz, lakin onlar (mükellef yaratılmışlar) sorulurlar. (El-Enbiyâ’ suresi, 23. ayet)

Rasûlullâh bir hadis-i şerifte meâlen şöyle buyurmuştur:

Allâh’ın üzerine, itaatkârları ve peygamberleri dahi azaptan koruması farz değildir. Ancak Allâh bunu, onlara karşı merhamet ettiğinden ve O’nun, onların üzerine fazileti çok olmasından yapar.

Değerli kardeşlerim; bilin ki hak ehli, Allâh’ın üzerine hiçbir şeyin farz olmadığı hususunda ittifak etmiştir. Bütün noksanlıklardan münezzeh olan Allâh, dilediğini yapandır. O’na emreden veya O’nu nehyeden yoktur. O, yaratılmışlar için dilediği şeyi hükmeder ve onlara dilediğini yapandır. Allâh, dilediğine verir ve dilediğini men eder. Nitekim nice rızkı az olan ve çokça belalara uğrayan salihler görülür; ki onlar Allâh’a karşı itaatte sabittir. Ve nice dünyada fesada sebep olan bozuk insan vardır ki, rızıkları geniştir ve nice nimetler içinde yaşamaktalar, dünyanın geçici lezzetlerine aldanmışlar ve şeytan da onları aldatmıştır. Yine nice zalim hükümdarlar insanlara zulmetmişlerdir. Muhakkak ki Allâh’ın bu takdirinde O’nun bildiği bir hikmet vardır. Dolayısıyla bir kimse buna benzer şeyleri gördüğünde Allâh’a itiraz edemez. Yine aynı şekilde, hiç kimse çocukların acı çekmesini veya Allâh’ın bizlere etlerinden faydalanmamızı caiz kıldığı hayvanların kesilmesini görmesinden dolayı Allâh’a itiraz edemez. Allâh hakkında sevap umma veya azaptan korkma söz konusu değildir ve yaratılmışlar itaat ederlerse, Allâh’a bir fayda gelmez ve Allâh bununla Kendisini zarara uğramaktan da korumaz. Bizler ise, amellerimize göre, fayda veya zarar görürüz. Kim Allâh’a itaat ederse, fayda görür ve kim dinin sınırlarını aşıp günah işlerse kendisine zulmetmiş ve Allâh’ın şiddetli azabını hak etmiş olur. Yukarıda zikredilen ayet ve hadis bu manaya işaret etmektedir.

Allâh, yaratılmışları yaratandır ve hakikatte O’nların Mâlikidir. Allâh, onları yaptıkları amellere göre mükâfatlandırır ve onlara zulmetmez. Zulüm, emretmeye veya nehyetmeye layık olanın emrine veya nehyine muhalefet etmek veya birisinin mülkünü izni olmadan kullanmaktır. Allâh bütün yaratılmışların Mâlikidir ve O, mülküyle dilediğini yapandır. Kayıtsız emreden ve nehyeden Allâh’tır. Dolayısıyla O’nun hakkında zulüm imkansızdır. Allâh-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyur:

﴿وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّٰم لِّلعَبِيدِ ٤٦﴾

Manası: Rabbin kullarına zulmetmez.

Böylece Allâh’ın üzerine bir şeyin farz olduğunu veya Allâh’ın kendisine bir şeyi farz kıldığını söylemek caiz değildir. Bu tür söylemlerden sakının. Allâh’ın üzerine hiçbir farz yoktur ve O dilediğini yapar.

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.

 

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’eﷺ ve diğer Peygamberlere olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!