İYİ MAL SALİH MÜSLÜMAN İÇİN NE DE İYİDİR

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nuru Muḥammed ﷺ O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlünün yolundan gitmeyi tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ yüce Kur’ân’da şöyle buyuruyor:

﴿زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ ٱلشَّهَوَٰتِ مِنَ ٱلنِّسَاءِ وَٱلبَنِينَ وَٱلقَنَٰطِيرِ ٱلمُقَنطَرَةِ مِنَ ٱلذَّهَبِ وَٱلفِضَّةِ وَٱلخَيلِ ٱلمُسَوَّمَةِ وَٱلأَنعَٰمِ وَٱلحَرثِ ذَٰلِكَ مَتَٰعُ ٱلحَيَوٰةِ ٱلدُّنيَا وَٱللَّهُ عِندَهُۥ حُسنُ ٱلمَ‍َابِ﴾

Manası: İnsanlara, kadınlar, oğullar, altın ve gümüşten istiflenmiş yığınlar, yaylıma salınmış (güzel) atlar, davarlar ve ekinlerden yana nefsin isteklerine muhabbet, süslenip bezendi. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici menfaatıdır. Halbuki sonuç güzelliği Allâh katındadır. (Âl İmrân suresi, 14. ayet)

Allâh’a karşı takvalı olun. Dünya, dünyevi şehvet, dünya malı veya dünyevi eșyalar sizi taatlerden alıkoymasın, ki ahiret dünyadan daha hayırlıdır. Peygamber efendimiz bir hadis-i șerif’inde şöyle buyurmuştur:

إِنَّ هذَا المالَ خَضِرَةٌ حُلْوَةٌ فَمَنْ أَخَذَهُ بِحَقِّهِ وَوَضَعَهُ فِي حَقِّهِ فَنِعْمَ الْمَعُونَةُ هُوَ ومَنْ أخَذَهُ بِغَيْرِ حَقِّهِ كانَ كالذِي يَأْكُلُ وَلَا يَشْبَعُ اهـ

Manası: Şüphesiz ki bu dünya malı, olgunlaşmış, tatlı meyve (gibi)dir. Her kim onu helal yoldan elde edip helal yolda harcarsa, kendine ve ehline faydalı olmuş olur. Lakin her kim onu haram olan yoldan elde ederse işte o, yiyip de doymayan kişi gibidir. (Muslim)

Peygamber efendimiz, malı, ona olan rağbetten ve meylden ve insanların onun uğruna olan hırslarından dolayı olgunlașmıș, tatlı, lezzetli ve nefsin meyledip arzuladığı meyvelere benzetmiştir. Kim malı helal yoldan kazanıp iyi bir niyetle, eşi, çocukları, anne babası ve akrabaları için veya başka bir hayırda harcarsa işte o, Allâh’ın mü’min kuluna vermiş olduğu büyük bir nimettir. Öyleyse Müslümanın helal yoldan elde ettiği malı hayra harcaması ona ahiret gününde fayda verir, çünkü ona sevap kazandırır. Bu, kendisinin hem dünyada hem de ahirette fayda gördüğü mal, ne güzeldir ve ne büyük bir nimettir. Ancak malı haksız yere elde edip haram yolda harcayan kişi, malı her ne kadar çok olsa da, o malın bereketini görmez ve yiyip de doymayan birisine benzer. Kıyamet gününde ise bunun vebali o insanın üzerinde olacaktır.

Din kardeşlerim; mal, genel anlamda eleştirilecek bir şey değildir. Peygamber efendimiz bir hadis-i șerif’te şöyle buyurmuştur:

نِعم المال الصالح للرجل الصالح اهـ

Manası: İyi mal, Salih Müslüman için ne de iyidir.

Öyleyse salih Müslümanın helal yoldan kazandığı ve hayırlarda harcadığı mal, bir nimettir. Peygamberimiz ve ashabı, bize bu hususta iyi örnek olmuşlardır. İbn-i Abbâs (radiyallâhu anhumâ) şöyle buyurmuştur: “Allâh Rasûlü en cömert insandı ve en cömert olduğu zaman ise Ramadân ayı idi.”

Malı taatlerde harcama hususunda Ebu Bekir bir örnektir, ki o bütün nakit servetini –ecrini ahirette umarak– Allâh yolunda harcamıştır ve böylece İslam dinine, Allâh Rasûlüne ve zayıf Müslümanlara büyük yardımlarda bulunmuştur. Rasûlullâh onun hakkında şöyle buyurmuştur:

ما نفعني مال قطُّ ما نفعني مالُ أبي بكر

Manası: Ebu Bekir’in malı kadar hiç kimsenin malı bana fayda vermedi.

Bunun üzerine Ebu Bekir ağladı ve mealen şöyle dedi: ‘Malım ve canım sana feda olsun, ey Allâh’ın Rasûlü’.

Ömer (radiyallâhu anhu) şöyle buyurmuştur: “Allâh Rasûlü bize sadaka vermemizi emretmişti. Kendime dedim ki, şayet Ebu Bekir’i bir gün hayırda geçersem, bugün geçerim. Böylece Allâh Rasûlüne nakit malımın yarısı ile geldim ve bana, aileme ne bıraktığımı sorduğunda, ‘yarısını’ diye cevap verdim. Sonra Ebu Bekir nakit malının tamamıyla geldi. Allâh Rasûlü ona ailesine ne bıraktığını sorduğunda, ‘Allâh’a ve O’nun Rasûlüne olan sevgiyi’ diye cevap verdi.” Ömer dedi ki: “Artık seni hiç geçemeyeceğimi anladım.”

Ey Müslüman kardeşim; malı alıp sarfetmeden önce, o malı nereden kazanıp nereye harcayacağını kendine bir sor. Zira peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:

لا تزول قدما عبد يوم القيامة حتى يُسأل عن أربع عن عمره فيم أفناه وعن علمه ماذا عمل به وعن ماله من أين اكتسبه وفيم أنفقه وعن جسده فيم أبلاه اهـ

Manası: Hiçbir kul, kıyamet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bedenini ne için kullandığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.

Ey kardeşim; kıyamet gününde sorguya çekilmeden önce, kendini sorguya çek ve hesaba çekilmeden önce, kendini hesaba çek. Allâh, seni ve beni helal malı hayırlarda ve taatlere harcamada acele edenlerden ve kendini, gece gündüz hayırlı ameller işleyerek, ahireti için hazırlayanlardan eylesin ki bu kıyamet gününde bizim azığımız olsun. O gün, salihler hariç, ne mal ne de evlat fayda verecektir.

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ﷺ ve diğer peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebu Hanife, Malik, Eş-Şafii ve Ahmed ve evliyalardan ve salihlerden razı olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlünün yolundan gitmeyi tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun peygamberine ﷺ salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يَٰأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُم إِنَّ زَلزَلَةَ ٱلسَّاعَةِ شَيءٌ عَظِيم ١ يَومَ تَرَونَهَا تَذهَلُ كُلُّ مُرضِعَةٍ عَمَّا أَرضَعَت وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَملٍ حَملَهَا وَتَرَى ٱلنَّاسَ سُكَٰرَىٰ وَمَا هُم بِسُكَٰرَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ ٱللَّهِ شَدِيد ٢﴾

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir! (El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetler)

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!