Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.
Mü’min kardeşlerim, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.
Rabbimiz Subhânehû ve Teâlâ habibi Muḥammed’in ﷺ kalbine en-Nasr suresini indirmiştir. Bu sure üç ayettir ve peygamber efendimiz ﷺ Medîne’de iken nuzul olmuştur. Allâh-u Tebârake ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
﴿إِذَا جَاءَ نَصرُ ٱللَّهِ وَٱلفَتحُ ١ وَرَأَيتَ ٱلنَّاسَ يَدخُلُونَ فِي دِينِ ٱللَّهِ أَفوَاجا ٢ فَسَبِّح بِحَمدِ رَبِّكَ وَٱستَغفِرهُ إِنَّهُۥ كَانَ تَوَّابَا ٣﴾
Bu sureye veda suresi de denilir ve o İbn Abbâs’ten “Sahih Muslim’de” rivayet edildiği gibi bu sure bir bütün olarak inen surelerin sonuncusudur.
﴿إِذَا جَاءَ نَصرُ ٱللَّهِ وَٱلفَتحُ ١﴾
النَّصرُ (En-Nasr) yardımdır. الفَتْحُ (El-feth) ise Mekke’nin fethidir. Rasûlullâh ﷺ mübarek Mekke şehrini feth ettiğinde araplar kendi aralarında şöyle söylemeye başladılar:
Allâh fil ordusuna karşı harem bölgesini koruduktan sonra efendimiz Muḥammed ﷺ o bölgeyi fethetti ve ona karşı artık kimsenin gücü yetmez.
Sonra en-Nasr suresinde de anlaşılacağı üzere insanlar guruplar halinde İslam´a girdiler. Allâh-u Teâlâ o ayette şöyle buyuruyor.
﴿وَرَأَيتَ ٱلنَّاسَ يَدخُلُونَ فِي دِينِ ٱللَّهِ أَفوَاجا ٢﴾
Yani önceden insanlar tek tek İslam’a giriyorlardı fetihten sonra guruplar halinde İslam’a girmeye başladılar. İmam Ahmed Müsned kitabında Abdurrezzâk´ın Kur´an tefsirinde Ebu Hureyre’nin şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir. En-Nasr suresi nazil olduğunda Rasûlullâh ﷺ şöyle söyledi:
أتَاكُمْ أَهْلُ اليَمَنِ هُمْ أَرَقُّ أَفْئِدَةً وأَلْيَنُ قُلوبًا
Manası: “Yemen ehli size geldiler ve onların hassas ve yumuşak kalpleri vardır.”
En-Nasr suresinin 3. ayetinin ilk kısmında şöyle geçmektedir:
﴿فَسَبِّح بِحَمدِ رَبِّكَ﴾
Bu ayetin açıklaması hakkında iki görüş vardır. İbn Abbâs’dan gelen görüşe göre o ayeti şöyle açıklamıştır: “Öyleyse namaz kıl!” Bazı müfessirlerin açıklamasına göre bu ayetin açıklaması şöyledir: “O halde Rabbini hamd ile tesbih et“ örneğin Subhânallâh demek gibi.
Bu ayetin ikinci kısmında ise şöyle geçmektedir:
﴿وَٱستَغفِرهُ إِنَّهُۥ كَانَ تَوَّابَا ٣﴾
Manası: “Allâh’a istiğfâr et. Muhakkak ki Allâh tövbeleri çokça bağışlayandır.”
İmâm Buhârî’nin rivayet ettiğine göre Âişe radıyallâhu anhâ şöyle buyurmuştur: En-Nasr sûresi nâzil olduktan sonra Rasûlullâh ﷺ her namazında şöyle söylerdi:
سُبْحَانَكَ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ اللهمَّ اغْفِرْ لِي اﻫ
Müslüman kardeşlerim. Kur’ân ayetleri ve peygamberin ﷺ siyeri ibretler ile doludur. Peygamberin ﷺ ve ashabın davetin başında ne zor zamanlar yaşadıklarını hepimiz biliriz. Onlar İslam dinini yaymak için nice meşakkatlere ve eziyetlere katlanmışlardı.
Onlar sabrettiler Allâh da onları zafere ulaştırdı. O hâlde bizden hiç kimse zorluklara, meşakkatlere karşı pes etmesin sabit kalsın ve imana resulullâhın akidesine davet etmekte geride kalmasın.
Allâh’ım! Bizi hak üzerinde sabit kalmamızı, İslam dinine destek olabilmemizi, günahlarımızı affetmeni ve zor durumlarda bize bir çıkış yolu göstermeni niyaz ederiz.
Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.
İkinci Hutbe
Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ ve diğer Peygamberlere olsun.
Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.
Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul et. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.
Kâmet getir!