Category Archives: DİN İLMİ

RAMADÂN AYININ BAŞLANGICINI TESPİT ETMEK

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nuru Muḥammeﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmuştur:

﴿وَمَآ ءَاتَىٰكُمُ ٱلرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَىٰكُمۡ عَنۡهُ فَٱنتَهُواْۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ ٧﴾.

Manası: Peygamber size neyi verdiyse onu alın ve size neyi yasakladıysa ondan kaçının  ve Allâh’tan korkun. Şüphesiz Allâh’ın cezası (ikâbı) pek şiddetlidir. (El-Ḥaşr sûresi, 7. Ayet)

Allâh’ın bize vermiş olduğu büyük nimetlerden birisi bizim aramızda şerefli olan Peygamber efendimizi ﷺ göndermiş olmasıdır. Bize gecesi gündüz gibi pak bir yol bırakmıştır ki ondan sadece helak olanlar saparlar.

Continue reading RAMADÂN AYININ BAŞLANGICINI TESPİT ETMEK

Beraat Kandili

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz.

Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden Allâh’a sığınırız.

Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur; O tektir, ortağı ve benzeri yoktur; O’nun şekli, biçimi ve uzuvları yoktur.

Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, ulumuz, önderimiz ve gözlerimizi aydın edenimiz Muḥammed O’nun kulu ve rasulüdür.

O ﷺ  risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükafatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükafatlandırsın.

Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muhammed’e, âline, ashabına ve onlara doğruca tabi olanlara olsun.

Mü’min kardeşlerim, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ yüce Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmuştur:

﴿يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱرۡكَعُواْ وَٱسۡجُدُواْۤ وَٱعۡبُدُواْ رَبَّكُمۡ وَٱفۡعَلُواْ ٱلۡخَيۡرَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ۩ ٧٧﴾

Manası: Ey iman edenler, rükû edin (Kur’ani hükümlere boyun eğin), secdeye gidin (tevazu ve teslimiyet gösterin, başta namaz ve diğer emirleri yerine getirip), Rabbinize ibadet edin ve hayır işleyin, umulur ki kurtuluşa erişirsiniz.

İmam Ali’den rivayet edildiğine göre  peygamber efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

إذَا كانَتْ ليلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعبانَ فَقُومُوا لَيلَها وصُومُوا نَهارَها اهـ

Manası: Beraat Kandilinin gecesini namazla, gündüzünü de oruçla geçiriniz. (İbn-i Maceh)

Continue reading Beraat Kandili

Din İlmini Öğrenmeye Teşvik ve Farz-ı Ayn İlminin Beyanı

Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Allâh-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm‘de şöyle buyuruyor:

﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ ءامَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ 18﴾

Manası: Ey iman edenler; Allâh’tan korkun ve herkes, yarın (Kıyamet Günü) için ne hazırlamış olduğuna baksın. (El-Ḥaşr suresi, 18. ayet)

Ey Allâh‘ın kulları, Allâh’a karşı takvalı olun. El-Azîz, El-Ḥakîm, El-Kaviyy ve El-Metîn olan Allâh’a karşı takvalı olun ve Kur’ân-ı Kerîm‘e sımsıkı sarılın. Kur’ân-ı Kerîm‘de şöyle geçmektedir:

﴿يرْفَعِ اللهُ الَّذِينَ ءامَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ﴾

Manası: Allâh aranızda din ilmini öğrenmiş olan mü’minlerin derecelerini yükseltir. Allâh, yaptıklarınızdan haberdardır. (El-Mucâdeleh suresi, 11. ayet)

Değerli kardeşler; Allâh, ilmiyle amel eden âlimlerin derecelerini yükseltmiştir. Bu da ilmin faziletinden ve şerefindendir. Din ilmi, İslam’ın hayatıdır. Din ilmi, iki kısım üzeredir. Bir kısım, her mükellefin üzerine, öğrenmesi farz olan ilimdir (farz-ı ayn ilmi). İlmin diğer kısmını ise bazılarının öğrenmesi durumunda, farz diğerlerinin üzerinden düşer. Bu ikinci kısma, din ilminden olan farz-ı kifaye ilmi denilir. Birinci kısım ise farz-ı ayn ilmi ve peygamber efendimizin şu hadisindeki muradıdır:

طلب العلم فريضة على كل مسلم

Manası: Din ilmini (farz-ı ayn ilmini) öğrenmek her (mükellef erkek ve kadın) Müslümanın üzerine farzdır. (Beyhaki)

Continue reading Din İlmini Öğrenmeye Teşvik ve Farz-ı Ayn İlminin Beyanı

DİLİN AFETLERİ

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kadîr olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı, İslâm dininin hükümlerine göre amel etmeyi ve Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ﷺ  sünnetine bağlı kalmayı tavsiye ederim.

Ey mümin kardeşlerim, Allâh’ın bize vermiş olduğu nimetlerin sayısı belirleyemeyeceğimiz kadar çoktur. Ve Allâh bizim ve bize vermiş olduğu nimetlerin Mâliki’dir. Allâh bizlere bu nimetler için şükretmemizi farz kılmıştır. Bu farz olan şükür ise o nimetleri haramlarda kullanmamaktır. Öyleyse senin malın Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Bu nimeti Allâh’ın yasak kıldığı şeylerde harcama. Bedenin de Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse bedenini Allâh’a asi olmakta kullanma. Ellerin de Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse ellerini Allâh’ın razı olmadığı şeylerde kullanma. Ayakların da Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse onlarla seni Allâh’ın gazabına uğratacak yerlere yürüme. Gözlerin de Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse onlarla Allâh’ın sana bakmanı nehyettiği şeylere bakma. Kulakların da Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse onlarla Allâh’ın sana dinlemeni yasakladığı şeyleri dinleme. Dilin de Allâh’ın sana vermiş olduğu nimetlerdendir. Öyleyse onunla Allâh’ın sana konuşmanı yasakladığı şeyleri konuşma. Allâh’a karşı takvalı ol ve O’nun sana vermiş olduğu nimetlerle O’na karşı asi olma, ey Müslüman kardeşim. Allâh’a karşı asi olman kendisine itaatkâr olmanı emredene karşı asi olduğun ve kendi nefsine zulmettiğin manasına gelir. Şüphesiz ki Allâh, günah ișleyip kendi nefsine zulmedenleri sevmez.

Continue reading DİLİN AFETLERİ