ŞEYTANA KARŞI BİRBİRİNİZE DESTEK OLUN

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nuru Muḥammed ﷺ O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlünün yolundan gitmeyi tavsiye ederim.

Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

﴿إِنَّمَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ إِخۡوَة فَأَصۡلِحُواْ بَيۡنَ أَخَوَيۡكُمۡۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ﴾

Manası: Şüphesiz ki mü’minler kardeştirler! O halde aralarını düzeltin ve Allâh’a karşı takvalı olun ki size rahmet edilsin. (El-Ḥucurât suresi, 10. ayet)

Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:

الدِّينُ النَّصيحةُ

Manası: Güzel Nasihat dindendir. (Muslim, Ebu Rukayye Temim İbn-i Evs Ed-Dârî’den)

Cerir İbn-i Abdillâh şöyle buyurmuştur: Rasûlullâh’a namazlarımı kılacağıma, zekâtımı vereceğime ve her Müslümana nasihat edeceğime söz verdim.” (Buhari ve Muslim)

İmam Er-Rifai mealen şöyle buyurmuştur: Şeytana karşı birbirinize nasihat ederek, güzel sıfatlarla amel ederek, halinizi düzelterek ve konuştuklarınıza dikkat ederek destek olun.”

Mü’min kardeşlerim; Rasûllerin efendisi olan peygamber efendimizin ”Güzel Nasihat dindendir” manasındaki sözünün, her birimize hayırlı olduğunda da, ümmetimize, ehlimize, sevdiklerimize ve dostlarımıza çok faydalı olduğunda da hiç bir şüphe yoktur. Her ne zaman bir Müslüman kardeşinden açık bir hata işlediğini görürsen ona gizlice nasihat et ve şeytanın, seni o Müslümanın gıybetini yapmaya itmesine müsade etme. Müslüman kardeşinin bir günaha düştüğünü görürsen, onu rezil etmek yerine, ona hikmetli nasihatlar vermeye gayret et. Cerir İbn-i Abdillâh isimli o güzel sahabenin, namazlarını eda edeceği, zekâtını vereceği ve her Müslümana nasihat vereceği konusunda Rasûlullâh’a verdiği sözü hatırla.

Ey iman kardeşlerim; her birimiz kendi kendine şu soruyu sorsun: Dinimizin öğrettiği bu güzel nasihatler verme konusuna göre amel ediyor muyum? Büyük İslam âlimi İmam Er-Rifai mealen söyle buyurmuştur: “Şeytana karşı birbirinize destek olun.” Bunu nasıl yapabileceğimizi de “…birbirinize nasihat ederek, güzel sıfatlarla amel ederek, halinizi düzelterek ve konuştuklarınıza dikkat ederek…” diye buyurarak öğretmiştir. Öyleyse Müslüman kardeşine, şeytana karşı bir destek ol ve sakın Müslüman kardeşine karşı şeytana bir destek olma. Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur:

المؤمنُ مِرْءَاةُ أخيهِ المؤمن اهـ

Manası: Mü’min, mü’min kardeşi için ayna gibi olmalıdır. (İmam Ebu Davud rivayet edip hasen’dir demiştir)

 

Kişi, üzerinde hoşuna gitmeyen bir şey varsa onu gidermek için aynaya bakmaz mı? Aynaya bakıp yüzünde hoş olmayan bir şey gördüğü zaman onu giderir. Sen de Müslüman kardeşine karşı böyle ol. Onda, Allâh’ın razı olmadığı bir şey gördüğün zaman onu bu halinde terk etme! Allâh-u Teâlâ’nın daha önceki kavimlerden iman etmeyen kişileri kötülediği şu ayet’i hatırla:

﴿كَانُواْ لَا يَتَنَاهَوۡنَ عَن مُّنكَر فَعَلُوهُۚ لَبِئۡسَ مَا كَانُواْ يَفۡعَلُونَ

Manası: Yaptıkları kötülüklerden birbirlerini alıkoymaya çalışmıyorlardı. Yaptıkları şey ne de kötü. (El-Mâ’ideh suresi, 79. ayet)

Ey sevgili Müslüman kardeşlerim; bu konu, evvelen din ilmini gerektiren bir konudur. Kişide İslam ilmi olması gerekir. Ancak İslam ilmiyle helalı haramdan ayırt edebilirsin ve ancak bu ilimle sınırları aşan insanlarla bu hususta dikkatli olan insanları ayırt edebilirsin. Ancak din ilmiyle nasıl nasihat edeceğini, nasıl ve neyi konuşacağını ve sustuğunda neden sustuğunu bilirsin. Kendine bir sor: Din ilmi verilen meclislere katılıyor muyum? İyiliği emredip kötülükten nehyetme konusunda gayret gösteriyor muyum? Allâh-u TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

﴿كُنتُمۡ خَيۡرَ أُمَّةٍ أُخۡرِجَتۡ لِلنَّاسِ تَأۡمُرُونَ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَتَنۡهَوۡنَ عَنِ ٱلۡمُنكَرِ وَتُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ

Manası: Siz, insanlar arasında çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emrediyor, kötülükten nehyediyor ve Allâh’a iman ediyorsunuz. (Âl-i İmrân suresi, 110. ayet)

Kendine bir de şu soruyu yönelt: Namazlarını eda etmeyen gençlere nasihat etmekte gayret gösteriyor muyum? Onlara nasıl nasihat edip şeytanın vesveselerine karşı o gençlere destek oluruz? Ancak iyi bir uslup ve güzel öğütlerle buna ulaşırız. İmam Er-Rifai “Şeytana karşı birbirinize güzel sıfatlarla amel ederek destek olun.” diye buyurmuştur.

Şunu bilmenizi isterim, ey Allâh’ın kulları; İslam dini bazı beldelere islamî ahlâk ile girmiş, o beldeler Muḥammedî ahlâk ile fethedilmiştir. Örnek olarak bunu gösterebiliriz; Yemenli bir takım tüccar, şimdiki Endonezya ve Malezya’ya ticaret etmek için gitmişlerdir. O beldelerin ehli, bu Müslüman tacirlerin ne kadar sadık, ne güzel ahlaka sahip, güvenilir, mütevazı, cömert, iyiliği ve iyi muameleyi sever olduklarını görmüşlerdir. Onların bu sıfatlarının onlara dinî emir ve peygamberlerinin öğrettikleri olduğunu anladıklarında, bir bir İslam dinine girmişlerdir ta ki İslam o beldelerde yayılana kadar.

İmam Er-Rifai Şeytana karşı birbirinize, konuştuklarınıza dikkat ederek destek olun.” diye buyurmuştur. Öyleyse, Rasûlullâh’ın mealen “sadaka” diye bildirdiği güzel sözler, daima dilinde bulunsun. Müslüman kardeşlerini güzel nasihatlerinden alıkoyma. Olabilir ki, senin güzel bir sözünden dolayı, bazı gaflete uğramış insanların gözleri açılır ve halleri düzelir. Nice insanlar, işittikleri bir sözden dolayı gafletten uyanmış, halleri iyi olmuştur. Allâh, beni de sizleri de güzel sözleri dinleyip bu sözlerin en güzellerine uyanlardan eylesin.

Sizler ve kendim için Allâh’a istiğfar ederim.

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ﷺ ve diğer peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebu Hanife, Malik, Eş-Şafii ve Ahmed ve evliyalardan ve salihlerden razı olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlünün yolundan gitmeyi tavsiye ederim.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun peygamberine ﷺ salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi peygamber efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُـوا رَبَّكُـمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ (1)يَوْمَ تَرَوْنَها تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وتَرَى النَّاسَ سُكارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلكنَّ عَذَابَ اللهِ شَدِيدٌ(2)

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir! (El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetler)

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!