Faiz

Allâh’a ḥamdolsun. Allâh’tan yardım ve hidayet istiyoruz, Ona şükreder, Ondan af diler ve tövbe ederiz. Allâh bizi nefsimizin ve amellerimizin şerrinden korusun. Allâh kime hidayet etmişse onu kimse saptıramaz, ve kime sapıklık dilemişse kimse onu doğru yola getiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. O’nun benzeri, zıttı, şekli, sureti, organı, cismi ve yeri yoktur. Allâh Peygamber efendimiz için kolay bir şeriat indirmiştir. Ona sımsıkı sarılan kurtulur ve kazanır. Ondan yüz çevirenler kaybeder ve hüsrana uğrayacaktır.

Şehadet ederim ki efendimiz Muhammed Allâh’ın kulu, resulü, sevdiği ve seçtiği birisidir. Allâh onu alemlere rahmet olarak göndermiş ve peygamberlerin çağrısı olan İslâm’ı yenilemiştir. Allâh onunla bir çok insanı kurtarmıştır. Daha önce bu insanlar puta taparken sonra Allâh’a ibadet etmeye başlamışlardır.

Salat ve selam üzerine olsun ey hidayet rehberi efendimiz Muḥammed.

Kardeşlerim;

Ey Allâh’ın kulları! Kendime ve sizlere El- Kadîr olan Allâh’tan korkmayı tavsiye ederim. Peygamber efendimizin yolunda giderek ona sımsıkı bağlanalım. Salat ve selam üzerine olsun. O ki, üzerine, kalbine arapça Kur’an-i Kerim indirilmiştir. Kur’an’dan şüphe yoktur. Allâh şöyle buyurmuştur:

﴿ذَلِكَ الكِتَابُ لا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ﴾

Manası: ”İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (Allâh’tan korkanlar) için hidayettir.

Bu yüce Kuran’da Allâh’ın başka kavli şöyledir.

﴿ٱلَّذِينَ يَأۡكُلُونَ ٱلرِّبَوٰاْ لَا يَقُومُونَ إِلَّا كَمَا يَقُومُ ٱلَّذِي يَتَخَبَّطُهُ ٱلشَّيۡطَٰنُ مِنَ ٱلۡمَسِّۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَالُوٓاْ إِنَّمَا ٱلۡبَيۡعُ مِثۡلُ ٱلرِّبَوٰاْۗ وَأَحَلَّ ٱللَّهُ ٱلۡبَيۡعَ وَحَرَّمَ ٱلرِّبَوٰاْۚ فَمَن جَآءَهُۥ مَوۡعِظَة مِّن رَّبِّهِۦ فَٱنتَهَىٰ فَلَهُۥ مَا سَلَفَ وَأَمۡرُهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِۖ وَمَنۡ عَادَ فَأُوْلَٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ ٢٧٥﴾

Manası: Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytanın çarptığı kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, “alışveriş de faiz gibidir” demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah’a kalmıştır. Her kim de inat ederek faize helal kılarsa işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır.

Allâh bizi sorumlu kılmıştır. Yani bir şeylerle mükellef kılmıştır. Muhakkak ki sorumlu olduğumuz hususları gözetlemeliyiz. Kul Yaradana itaat etmelidir. Emrettiklerini yerine getirmeli ve yasaklarından da sakınmalıdır. Çünkü Allâh itaat edilmeyi hak edendir. Hikmeti belli olsun yada hikmeti belli olmasın tüm hususlarda itaat edilmelidir. Hikmeti belli olmayan durumlar kullar için bir İmtihandır. Ama bilinmeli ki, Allâh bir şeyi emretmişse onun bir hikmeti vardır ve yasaklamışsa yinede onun bir hikmeti vardır. Bu durumlardan bir tanesi faizin haram kılınmasıdır. Allâh bizlere faizin fiilini, yenmesini, almasını ve şahitliğini haram kılmıştır. Cabir radiyallâhu anhu hadisinde imam Müslim şöyle rivayet etmiştir.
كل قرض جرَّ منفعة فهو ربا Manası: “Allâh resulü; salat ve selam üzerine olsun, faizi yiyen, faiz yediren, akdini yazan ve ona şahit olanlara mealen lanet etmiştir.” buyurmuştur. Allâh faiz yiyenleri büyük bir azapla tehdit etmiş ve faiz yiyenleri kötülemiştir. Allâh şöyle buyurmuştur.

﴿ٱلَّذِينَ يَأۡكُلُونَ ٱلرِّبَوٰاْ لَا يَقُومُونَ إِلَّا كَمَا يَقُومُ ٱلَّذِي يَتَخَبَّطُهُ ٱلشَّيۡطَٰنُ مِنَ ٱلۡمَسِّۚ﴾

Manası: Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytanın çarptığı kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar.

Yani onlar kıyamet gününde kabirlerinden dirildiklerinde bu hal üzere çıkacaklardır. Yani şaşkınlık içinde dirileceklerdir. Çünkü onlar dünyada davranışlarıyla insanlara çarptılar. Öyleyse onlara ahiret gününde uygun ceza olarak ancak bu münasiptir. Diriliş gününde, delirmiş gibi olacaklar. Bu onların alemetidir. İnsanlar onları bu hal üzerinde görüp tanıyacaklardır. Ve riba en büyük günahlardan biridir. Çeşit çeşit faizler vardır. Bu çeşitlerden bir tanesi borç faizidir. (riba kredisi)türüdür. İmam El Bayhaki’nin rivayet ettiği bir hadisin manası. ”Menfaat sağlayan her borç ribadır, faizdir.” Alimler bu hadisi  hemfikir kabul ettiler. Her borç, menfaat sağlamak koşuluyla; borç verene, kendisine ve borç alana bir fayda şartı varsa faizdir, haramdır, büyük günahtır. Borç verenin kendisine bir ödeme yaparak ödediği gibi kendisine fazlasıyla geri ödemesi ya da borçlunun arabasını ücretsiz ya da daha düşük bir ücret karşılığında kullanması ya da evinde bedeva oturması ya da ödünç aldığı borcun üzerinde daha fazla ödeme yapması gerektiği gibi. Bunların hepsi ribadır, faizdir. Çünkü Allâh borç vermeyi (Kredi)? kar amacı gütmemekle birlikte insanlara hayır ve yardım için caiz kılmıştır. Ardından fayda sağlamak şartı müsaade edilmez. Bu çeşit faiz; riba’nın yasaklanmasından önce faizin haram olduğunu bildiren ayetlerden önce cehalet döneminde Araplar arasında bilinen faiz türüydü. ”Birisi diğerine borç verir sonra ödeme zamanı geldiğinde şöyle derdi ya borcunu öde ya da fazlasıyla ödeyeceksin” derlerdi.

Faiz çeşitlerinden bir başka türlüsü de şöyledir. Ubade bin Samet hadisinde – Allâh kendinisinden razı olsun – İmam Muslim rivayetlerinde şöyle buyurmuştur. Allâh resulü şöyle buyuruyor:

الذهبُ بالذهبِ والفضةُ بالفضةِ والبُرُّ بالبُرّ والشعيرُ بالشعيرِ والتمرُ بالتمرِ والملحُ بالملحِ مِثْلًا بِمِثْلٍ سواءً بسواءٍ يدًا بيدٍ فإذا اختلفت هذه الأصناف فبيعوا كيف شئتم إذا كان يَدًا بيدٍ اهـ

Manası: ”Altın altına, gümüş gümüşe, buğday buğdaya, arpa arpaya, hurma hurmaya, tuz tuza misline misli, eşit eşit verilir ve teslim alınır. Eğer cinsleri değişirse Yani altın gümüşe satmak gibi ya da yiyecekler değişik cinslerden meydana gelmişse istediğiniz gibi satınız ama teslim alınır ve verilir birisini ötekisinden sonra verilmeksizin Yani satış ve alışları eşzamanlı olmalıdır ertelenmez. Yani bütün taraflar aldığını ve verdiklerini parasını zapt eder. Bunlar alışveriş akdinin meclisini terk etmeden her taraf aldığını alır verdiğini verir.

Fukahalar ‘(Allah onlara merhamet etsin) bu hadislerden ve diğerlerinden faiz, riba hükümlerinin birçoğunu çıkartmışlar ve üzerinde çok iyi kararlar almışlardır. Her kim altın altına, gümüş gümüşe, altın gümüşe ya da ademoğlunun yiyeceklerinden satmak istiyorsa bunlara çok dikkat etsin ve bu şeylerde şer’i hükümlere riayet etsin. Alişverişin şartlarını ve hükümlerini bilenlere sormalıdır. Bu hususlarda birçok insanın bu zamandaki muamelesi, davranışları batıldır. Bundan Allâh bizi korusun.

Müslüman kardeşim!

Bu meseleleri birçok insan bilmiyor ve farkında olmadan faize düşüyorlar. Buna dikkat ediniz. Allâh korusun. Allâh’ın bir şeyden ne izin verdiğini ve ne yasaklamasını öğrenene kadar kimsenin bir meseleye girmesi müsaade edilmez.

Satış ve satın alma ve işlemlerde Allâh’nın indirdiğine dikkat etmek, aksi takdirde faiz ve diğer tahribatlarda maruz kalacaktır. Elbette hesap sorulacaktır.

Allâh’ım bize helallerinden yeterli ver, haramlardan koru ve itaat etmeyi nasip kıl asi olmaktan muhafaza et ve Rabbim bizleri faziletinle zenginleştir.

Kendim ve sizler için Allâh’tan istiğfar ederim.

İkinci Hutbe

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’eﷺ  ve diğer Peygamberlere olsun. Allâh mü’minlerin vâlidelerinden, Âl’den ve raşit halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali, rehber imamları Ebû Ḥanîfe, Mâlik, eş-Şafiî ve Aḥmed ve sâlih evliyalardan razı olsun.

Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Ey iman kardeşlerim! Bugün sizleri bozuk olan bir ifadeden uyarmak istiyorum, o da  bazı insanların “Havvâ’nın cinsine lanet olsun” demeleridir. Bu söz caiz değildir çünkü bu ifade, Havvâ’nın bütün soyundan gelen kadınların lanetlenmesini içerir. Oysa Kur’ân-ı Kerîm’de Meryem ve Asiye gibi övülen kadınlar vardır. Allâh’ın övdüğü birine lanet eden kimse küfre düşer. Bu sözü söyleyen kişi, Kelime-i Şehadeti söyleyip İslam’a geri dönmesi gerekir.

Ey iman kardeşlerim! Bugün sizleri bozuk olan bir ifadeden uyarmak istiyorum, o da  bazı insanların “Havvâ’nın cinsine lanet olsun” demeleridir. Bu söz caiz değildir çünkü bu ifade, Havvâ’nın bütün soyundan gelen kadınların lanetlenmesini içerir. Oysa Kur’ân-ı Kerîm’de Meryem ve Asiye gibi övülen kadınlar vardır. Allâh’ın övdüğü birine lanet eden kimse küfre düşer. Bu sözü söyleyen kişi, Kelime-i Şehadeti söyleyip İslam’a geri dönmesi gerekir.

Müslüman kardeşlerim! Şunu da bilin ki, Allâh sizlere büyük bir husus olan O’nun Peygamberineﷺ   salât ve selâm getirmeyi emretmiştir.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’in ve İbrâhîm’in Âl’inin mertebelerini yücelttiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’in ve Muḥammed’in Âl’inin mertebelerini yücelt. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh’ım! Efendimiz İbrâhîm’e ve İbrâhîm’in Âl’ine bereket verdiğin gibi Peygamber Efendimiz Muḥammed’e ve Muḥammed’in Âl’ine bereket ver. Şüphesiz Sen kâmil Kudret ve Rahmet ile vasıflanansın ve övülmeye layıksın.

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

﴿يا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُـوا رَبَّكُـمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَىْءٌ عَظِيمٌ  (1)يَوْمَ تَرَوْنَها تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وتَرَى النَّاسَ سُكارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلكنَّ عَذَابَ اللهِ شَدِيدٌ(2)

El-Ḥacc suresi, 1. ve 2. ayetleri

Manası: Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi olun! Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, eğer emzikli bir kadın olsaydı emzirdiği çocuğu unuturdu ve eğer gebe bir kadın olsaydı çocuğunu düşürürdü. İnsanları adeta sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat Allâh’ın azabı çok şiddetlidir!

Dua:

Allâh’ım Senden dilekte bulunuyoruz dualarımızı kabul eyle. Allâh’ım günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla. Allâh’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru. Allâh’ım kusurlarımızı, ayıplarımızı setreyle. Âmîn.

Kâmet getir!