Category Archives: Cuma Hutbeleri

KADERE İMAN

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatte bulunmuştur. Allâh, onu diğer Peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun.

Mü’min kardeşlerim! Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Hadis hafızı Ebu Nuaym “Tarîhu Esbehân” adlı kitabında Ebu Hureyre’nin radiyallâhu anhu şöyle dediğini rivayet eder: “Kureyş müşrikleri Rasûlullâh’ın ﷺ yanına gelerek onunla kader konusunda tartıştılar ve bunun üzerine şu ayetler inmiştir:

﴿إِنَّ ٱلۡمُجۡرِمِينَ فِي ضَلَٰل وَسُعُر ٤٧ يَوۡمَ يُسۡحَبُونَ فِي ٱلنَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمۡ ذُوقُواْ مَسَّ سَقَرَ ٤٨ إِنَّا كُلَّ شَيۡءٍ خَلَقۡنَٰهُ بِقَدَر ٤٩﴾

Manası: Doğrusu suçlular sapıklık ve ahirette cehennemin içindedirler. O gün yüzüstü ateşe sürüklendiklerinde “Cehennemin elemini tadın!” denir. Biz, her şeyi bir kadere göre yarattık. (el-Kamer suresi, 47.- 49. ayet-i kerimeler)

Müslüman kardeşlerim! Kadere iman etmek, Müslümanların inancının temelinden olan bir husustur. İmam Muslim, Rasûlullâh Muḥammed ﷺ iman hakkında sorulduğunda onun şöyle buyurduğunu rivayet eder:

الإيمانُ أَنْ تُؤْمِنَ بِاللهِ وملائكتِه وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ واليَوْمِ الآخِرِ وتُؤْمِنَ بِالقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ

Manası: İman; Allâh’a, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kıyamet gününe, kadere ve hayır ile şerrin Allâh’ın takdiri ile meydana geldiğine iman etmendir.

Continue reading KADERE İMAN

ARAPÇA LÜGATI

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O, tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. Her ne düşünürsek düşünelim Allâh ona benzemez. Her kim Allâh’ı yaratılmışlara has olan bir sıfatla vasfederse o Müslüman değildir. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nuru Muḥammed ﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur.  Ey yüce Allâh’ım! Efendimiz Muḥammed’e, ﷺ onun ailesine, temiz ve pak olan ashabına ve onları güzel bir şekilde takip edenlere, kıyamet gününe kadar selam ve bereket ihsan eyle.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime aziz ve bağışlayıcı olan Allâh’a karşı takvalı olmayı, seçilmiş peygamberin yolundan gitmeyi, O’nun şeriatına ölünceye kadar sadık kalmayı ve Salihlerin amelleriyle amel etmeyi tavsiye ediyorum.

Yüce Allâh Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmuştur:

﴿إِنَّآ أَنزَلۡنَٰهُ قُرۡءَٰنًا عَرَبِيّا لَّعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ ٢﴾

Manası: Şüphesiz Biz Kur’ân’ı, akıl erdirip anlayasınız diye,  Arapça olarak indirdik.

Arapça’nın en şerefli lügat olduğunu, güzellik, kolaylık ve genişlik bakımından başka dillerde bulunmayan özelliklere sahip olduğunu söylemek abartı olmaz.

Continue reading ARAPÇA LÜGATI

Zina tehlikeli bir hastalıktır

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammedﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlü’nün yolundan gitmeyi tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ yüce kitabında şöyle buyuruyor:

﴿وَلَا تَقۡرَبُواْ ٱلزِّنَىٰٓۖ إِنَّهُۥ كَانَ فَٰحِشَة وَسَآءَ سَبِيلا﴾

Manası: Zinaya yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur. (El-İsrâ’ suresi, 32. ayet)

Allâh insanları yarattı ve onlara belirli ihtiyaçlar ve istekler verdi. Böylece insan genelde bunları elde etmeye çalışır. Allâh insana ayrıca, kendisine dünya zorluklarına ve hayat sıkıntılarına karşı yardımcı olacak birçok faydalı şeyler verdi.

Ancak Allâh insana, Allâh’ın ona vermiş olduğu faydalı şeyleri Allâh’ın vahyetmiş olduğu kurallara göre kullanmayı caiz kılmış, her isteği ve hevasına göre kullanmasına ruhsat vermemiştir. Allâh peygamberleri, insanları aydınlatmaları ve onları, dünya ve ahiretteki saadete ulaştıran şeylere yönlendirmeleri için göndermiştir. Böylece onları örnek alan, dünyada korunmuş ve ahirette kazançlı çıkanlardan olur. Allâh insanın hayatını, ona akıl nimetini vermesiyle hayvanların hayatından ayırt etmiştir. Akıl ile de insan hayır ve şer, faydalı ve faydasız şeyler arasında ayırt edebilir. Hayvanlar için ise Allâh bunu kılmamıştır. Bundan ötürü Allâh hayvanlara sorumluluk yüklememiştir. İnsanlara ise Allâh sorumluluk yüklemiştir ve böylece insanın üzerine, dünyada şeref içinde bir hayat sürdürmesi için ve ahirette Allâh’ın azabından korunması için dinin sınırlarına iltizam göstermesi farzdır.

Continue reading Zina tehlikeli bir hastalıktır

HAKSIZ YERE ADAM ÖLDÜRMENİN NE KADAR BÜYÜK BİR GÜNAH OLDUĞUNUN BEYANI

Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekanı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muhammed ﷺ  O’nun rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muhammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Mü’min kardeşlerim, sizlere ve kendime her şeye kadîr olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Allâhu Teâazîz kitabında şöyle buyurmuştur:

﴿قُلْ تَعَالَوْا أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلَّا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ مِنْ إِمْلَاقٍ نَحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ 151﴾

Manası: (Ey Muhammed!) De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. Fuhuş olan çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Allah’ın dokunulmaz kıldığı nefsi haksız yere öldürmeyin. İşte size Allâh bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.” (El-En’âm suresi, 151. ayet)

Continue reading HAKSIZ YERE ADAM ÖLDÜRMENİN NE KADAR BÜYÜK BİR GÜNAH OLDUĞUNUN BEYANI