Category Archives: Cuma Hutbeleri

Efendimiz Îaleyhisselâm’ın Doğumu

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekanı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nuru Muḥammed ﷺ O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Ey Allâh’ın kulları; sizlere ve kendime yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim. Allâh-u Teâlâ yüce kitabında şöyle buyuruyor:

﴿إِذۡ قَالَتِ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ يَٰمَرۡيَمُ إِنَّ ٱللَّهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَة مِّنۡهُ ٱسۡمُهُ ٱلۡمَسِيحُ عِيسَى ٱبۡنُ مَرۡيَمَ وَجِيها فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ وَمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ ٤٥ وَيُكَلِّمُ ٱلنَّاسَ فِي ٱلۡمَهۡدِ وَكَهۡلا وَمِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ٤٦﴾

Bu ayet-i kerimelerde meleğin efendimiz Îsâ’nın annesi olan Meryem’e -mealen- şöyle dediği bildiriliyor: “Ey Meryem! Allâh seni bir oğul ile müjdeliyor. İsmi, Meryem’in oğlu Îsâ El-Mesîḥ’dir. Dünyada da ahirette de şanı yücedir ve Allâhın sevdiği kullarındandır. Ve insanlarla bebekken de, yetişkinken de konuşacaktır. Ve o, salihlerdendir.” (Âl-i İmrân suresi, 45. ve 46. ayetler)

Mü’min kardeşlerim; bugün Ulul Azm’dan olan yüce peygamber Îaleyhisselâm hakkında konuşacak olmamız bizlere mutluluk veriyor. Kur’ân-ı Kerîm’de bildirildiği üzere Allâh-u Teâlâ, efendimiz Îaleyhisselâm’ı babasız yaratmıştır.

Continue reading Efendimiz Îaleyhisselâm’ın Doğumu

ALLÂH’IN VARLIĞINA DAİR AKLÎ DELİL

Hamd Allâh’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekanı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muhammed ﷺ O’nun kulu, rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı efendimiz Muhammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Mü’min kardeşlerim, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Allâhu TeâKur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurmştur:

﴿إِنَّ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱخۡتِلَٰفِ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ لَأٓيَٰت لِّأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ ١٩٠ ٱلَّذِينَ يَذۡكُرُونَ ٱللَّهَ قِيَٰما وَقُعُودا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمۡ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلۡقِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ رَبَّنَا مَا خَلَقۡتَ هَٰذَا بَٰطِلا سُبۡحَٰنَكَ فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ ١٩١﴾

Manası: Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allâh’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: “Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen noksan sıfatlardan münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru.” (Âl-İmrân suresi, 190. ve 191. ayetler)

Mümin kardeşlerim; Allâh’ın yaratıklarına düşünerek bakan kimse, Allâh’ın var olduğunu, şerîki olmadığını, kudret ve irade sıfatları Kendisi hakkında sabit olduğunu anlar. Mümin kardeşlerim, bu tefekkür bize emredilmiştir. Rasûlullâh’tan ﷺ zikredilen ayet hakkında şöyle dediği rivayet edilmiştir:

ويلٌ لِمَنْ قَرَأَها ولم يَتَفَكَّر فيها

Manası: Bu ayeti okuyup ve hakkında tefekkür etmeyen kimseye veyl olsun. (İbnu Hibbân, Sahih)

Continue reading ALLÂH’IN VARLIĞINA DAİR AKLÎ DELİL

NEBİYY VE RASULLER

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allâh’ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz ve Allâh’ın saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Şehadet ederim ki Allâh’tan başka İlâh yoktur. O; tektir, ortağı yoktur. O’nun zıddı ve dengi yoktur. O’nun benzeri yoktur. O’nun mekânı yoktur. O’ndan başka Yaratıcı yoktur. Yine şehadet ederim ki Efendimiz, sevgilimiz, yücemiz, rehberimiz ve gözümüzün nûru Muḥammed ﷺ  O’nun Rasûlü ve en sevgili kuludur. O ﷺ, risaleti tebliğ etmiş, emaneti yerine getirmiş ve ümmete nasihatta bulunmuştur. Allâh, onu diğer peygamberleri mükâfatlandırdığı şeylerden daha fazlası ile mükâfatlandırsın. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer peygamberlere olsun.

Mü’min kardeşlerim! Sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı tavsiye ederim.

Allâh-u Teâlâ yüce Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:

﴿وَإِن تَعُدُّواْ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ لَا تُحۡصُوهَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَغَفُور رَّحِيم ١٨﴾

En-Neḥl suresi, 18

Manası: Halbuki Allah’ın nimetlerini teker teker saymaya kalkışsanız, onları sayamazsınız. Muhakkak ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

Muhakkak ki, Allâh insana sayamayacağımız birçok nimet vermiştir. İnsanı en güzel surette, düzgün ve dengeli bir şekilde takdir edip yaratmıştır.. Allâh, insanlara akıl vermiştir ki yaratıcısını bilsin. Ve kendisini ve bütün yaratıkları yoktan var eden Yaratıcının şeriki (ortağı), başlangıcı ve sonu olmadığını bilebilsin. İnsan aklı ile O’nun hayat, kudret, irade, işitme, görme, kelâm sıfatı ile vasıflandığını ve hiçbir şeye benzemediğini bilebilir. Insana akıl verilmiştir ki, Allâh’ın emirlerini öğrensin, O’na ibadet etsin ve Allâh’ın verdiği nimetlerin değerini bilip O’na şükretsin. İnsan zevkleri aldatıcı ve belaların bol olduğu bu dünyada hayatını sürmektedir. Ayrıca, Allâh-u Teâlâ insana şeytanı öyle bir yük olarak vermiştir ki, o şeytanın hedefi insanı hak yoldan (dinden) saptırıp ayartmaya çalışmasıdır. Hileleriyle zengini de fakiri de ayartmaya çalışır. Kalbine şüphe ve yasak olan şehvetler sokmaya çalışır, ta ki kalbine öldürücü hastalıklar işleyene kadar. Şeytan bununla insanın onu yoktan var eden Rabbine itiraz etmesini amaçlar.

Continue reading NEBİYY VE RASULLER

KULLARIN VE AMELLERİN YARATICISI ALLÂH’DIR

Ḥamd Allâh’adır. O’na ḥamdeder, O’ndan yardım ve bizleri hidayette sabit kılmasını dileriz. O’na şükreder, O’ndan af diler ve O’na tövbe ederiz. Allâh’ın salât ve selâmı Efendimiz Muḥammed’e ve diğer Peygamberlere olsun. Ey Allâh’ın kulları, sizlere ve kendime her şeye kâdir olan yüce Allâh’a karşı takvalı olmayı ve Rasûlü’nün yolundan gitmeyi tavsiye ederim. Allâh-u Teâlâ Rad suresinin 16. ayetinde şöyle buyuruyor:

﴿أَمۡ جَعَلُواْ لِلَّهِ شُرَكَآءَ خَلَقُواْ كَخَلۡقِهِۦ فَتَشَٰبَهَ ٱلۡخَلۡقُ عَلَيۡهِمۡۚ قُلِ ٱللَّهُ خَٰلِقُ كُلِّ شَيۡء وَهُوَ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّٰرُ ١٦﴾

Manası: Yoksa Allâh’a onun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine benzer mi göründü. De ki (ey Muḥammed): Allâh her şeyi yaratandır. O El-Vâḥid ve El-Kahhâr‘dır.

Mümin kardeşlerim, bu ayet-i kerîmede Allâh, Rasûlü’ne ﷺ Allâh’a tapmak yerine putlara tapan müşrikleri reddetmesini ve onlara her şeyin yaratıcısının Allâh olduğunu; Allâh’ın eşi, ortağı ve benzeri olmadığını; Allâh’ın her şeye kâdir olduğunu ve her şeyin O’nun kudreti altında olduğunu beyan etmesini emrediyor.

Sevgili kardeşlerim, Allâh’ın bizlerin yaratıcısı olduğuna, yani bizleri yoktan var ettiğine ve amellerimizi yarattığına, yani amellerimizi yoktan var ettiğine inanmak İslâm akidesinin temel esaslarındandır. Rivayet olunduğuna göre sofilerin İmamı Cüneyd el-Bağdadi bir keresinde kendisine tevhid hakkında sorulduğunda, ister cisim olsun ister amel olsun her şeyin yaratıcısının Allâh-u Teâlâ olduğunu, O’ndan başka yaratıcının olmadığını söylemiştir. Mümin kardeşlerim, ister büyük ister küçük olsun eni, boyu ve derinliği olan her şey, cisimdir. Amellerden kastolunan ise ister hayır ister şer olsun kulların amelleridir. İster cisim olsun ister kulun ameli olsun varlığa giren her şey Allâh-u Subḥânehû ve Teâlâ’nın yaratmasıyladır. Allâh-u Teâlâ Es-Sâffât suresinin 96. ayet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor:

﴿وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ ٩٦﴾

Manası: Allâh, sizlerin ve amellerinizin yaratıcısıdır.

Continue reading KULLARIN VE AMELLERİN YARATICISI ALLÂH’DIR